Hz. Ali’nin Peygamberimizden Kızını İstemesi

By | 29 Temmuz 2015

hz-alinin-peygamberimizden-kizini-istemesiARKADAŞLARI CESARET VERMİŞLERDİ.
“Haydi, bekleme artık…”
Heyecan kasırgasına düşmüştü. Bir yaprak gibi titredi kalbi. Ürkekliği hissetti ilk defa. Cesaretsizliğin ne olduğunu anladı.
İlk defa bu kadar utanmıştı. Mahcubiyet iplik iplik ter oldu, dışarılara vurdu.
Hayatında duymadığı hislerle doluydu o gün.
Dostları kapıda onu bekliyorlardı.
Onlara son kez baktı.
“Gir!” diyen bakışların altında kendini birden onun huzu-runda buluverdi.
Konuşamıyordu…
Bir şeyler demek istese de boğazından yukarı sözcükler çıkmıyordu. Heyecan dilini kurutmuştu. İlk defa hissetti he-yecanın insanda ağız açacak mecal bırakmadığını. Sözcükler heyecan duvarına takılıp dökülemedi dışarılara.
Yalnızca önüne bakıyordu…
Susmuş, gözleri yerde, yüreği bir kelebek gibi kanat çırpan bir genç vardı Allah Resulünün karşısında. Edebi, kalbini dile dökmesine mani olan bir genç.
Peygamberimiz her zamanki halinden farklı bir psikolojide olan Hz. Ali’nin halinden oraya niçin geldiğini anladı.
Belliydi genç kâinatı istemeye gelmişti… Alemleri… Ahireti… Ciğer köşesini… Yürek parçasını istemeye gelmişti…
Peygamberimiz genci daha fazla üzmemek için onun yerine kendisi konuştu.
O muhabbet akıtan, rahatlatan tatlı ses tonuyla:
“Herhalde Fatıma’yı istemeye geldin?” dedi.
Hz. Ali, sevinçle:
“Evet!” diyebildi yalnızca.
Bir genç kızı babasından eş adayı kendisi istiyordu.
İstemelerde araya girenler, çoğu kez evlilik hayatı boyunca pürüzleri ilk başlatanlar olabilmekteydi.
Araya kimseyi sokmadı genç delikanlı. Dolaylı yoldan haber getirip götürmeler, üçüncü şahıslara ulaşıncaya kadar değişebilecek anlatımlar ile evliliğini sorunlu başlatmadı.
Çok özel bir meseleydi. Kendine aitti. Başkasına bırakmadı. O en özel olandan, kendisi istedi gelecekteki eşini.
O çocuklarına çok yakın olan bir babaydı…
O çocuklarına Allah’ın yaratıklarına yakın ismi olan Karib ile yönelen bir Babaydı (a.s.m.)…