Hidane Hakkı

By | 28 Nisan 2015

hidane-hakki  Evli çiftler arasında hidâne hakkı bir problem doğurmaz. Ancak, eşler boşa­nırsa bu hakkın kime ait olacağı meselesi ortaya çıkar. Yukarıda zikredilen şart­ları haiz olan kimse bir tane olursa, yine mesele yoktur; bu vasıfları taşıyan kim­se birden fazla olduğunda ve hepsi de çocuğu istediğinde, karşımıza bir tercih problemi çıkmaktadır.

Bu bakımdan, hidâne müddeti içinde çocuğun ihtiyaçları ve bakımı, daha ziyade bu işi bir kadının -varsa annenin- üzerine almasını gerektirdiği için, Islâm hukuku hidâne hakkını, öncelikle kadınlara, kadınlar arasında da öncelikle an­neye vermiştir.

Çocuğun annesi yoksa, hidâne hakkı sırasıyla şu akrabalara geçer. Annean­ne, babaanne, öz kızkardeş, ana-bir kızkardeş, sonra babadan kızkardeş kızları, teyze, hala.

Çocuğun bakım ve terbiyesini üzerine alacak bir kadın da bulunmadığında, sıra erkek akrabalara gelir. Bunların hak sırası da şöyledir: Baba, dede, erkek kar­deş, erkek kardeş çocukları, erkek çocuk için amca ve amca çocukları.

Erkek akraba da bulunmazsa, Ebu Hanife’ye göre hidâne hakkı, çocuğun annesinin uzak akrabalarına (zevil-erham’a) intikal eder.

Elidâne hakkını haiz olan aynı derecede birden fazla kimse bulunursa ha­kim, çocuk için en uygun olanı tercih eder.

Şartları taşımayan veya zaman içinde kaybeden kimseden çocuk alınır ve sı­rada ondan sonra gelen kimseye verilir.