Hendek Savaşı (H. 5 / M 626)

By | 6 Temmuz 2015

hendek-savasi-h-5-m-626   Peygamber Efendimiz (sav), Medine’ye hicretlerinde orada bulunan yahudilerle antlaşma yaptı. Antlaşmaya göre; “aynı vatanı paylaşan yahudi ve müslümanlar birbirlerine zarar vermeyecekler, Medine’ye dışarıdan bir saldırı olursa beraberce savunacaklardı.” Fakat, Uhud Savaşından sonra, yahudilerden bir kısmı müslümanları rahatsız etmeye ve antlaşmaya aykırı davranmaya başladılar. Hatta Peygamberimiz (sav)’e suikast düzenlediler. Bunun üzerine yahudiler Medine’den sürgün edildiler.
Bu durumu bahane eden yahudi ileri gelenleri, Mekke’ye giderek müşriklerle müslümanlara karşı savaşma konusunda anlaştılar. Ebu Süfyan komutasında 10 bin kişilik büyük bir ordu hazırlandı. Yahudilerin desteklediği bu müşrik ordusu, Müslümanlığı ve müslümanlan ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Peygamberimiz (sav), durumu arkadaşlarıyla değerlendirdi. Sonuçta, o güne kadar Arapların hiç bilmediği bir savunma yöntemine karar verildi. Buna göre; Medine’nin etrafına geniş ve derin hendekler kazılarak müşriklerin içeri girmelerine engel olunacaktı. Bu fikrin sahibi, aslen tranlı olan Selman-ı Farisî (ıa) idi. Altı gün boyunca yapılan çalışmalar sonucunda hendekler kazıldı. Bu çalışmalara Peygamber Efendimiz (sav) de bizzat katıldı. Müşrikler, Medine önlerine gelip hendekleri görünce şaşkına döndüler. Müslümanlar gece-gündüz nöbet tutarak müşriklerin hendekleri geçmesine engel oluyorlardı.
Düşman ordusu hendekleri geçemiyor, ancak bir türlü geri de dönmüyordu. Müslümanların yiyecekleri bitmiş, açlık ve soğuktan iyice bunalmışlardı. 27 gündür kuşatma altındaydılar. Resulullah Efendimiz (sav), Allah (cc)’a şöyle yalvardı:
“Allah’ım, ey Kuran gönderen Rabbim!.. Ey düşmanla hesabı tez gören Rabbim! Şu düşman topluluğunu kır… Onları hezimete uğrat… İradelerini sars Allah’ım!..”
Dua birince, yüzünde sevinç belirtileri görüldü. Akşam, düşman tarafında şiddetli bir rüzgâr çıktı. Geceye doğru rüzgâr fırtınaya dönüştü. Çadırlar havalarda uçuşmaya, yemek kapları dağılmaya, dedeler kaçışmaya başlamıştı. Adeta fırtına, düşmanla savaşıyordu. Muhriklerin içine korku düştü. Düşman ordusu dağıldı. Her şeylerini bırakarak kaçtılar.
Sabahleyin fırtına geçmiş, Medine kurtulmuştu. Müslümanlar, Allah (cc)’a şükrettiler. Bu savaştan da sonuç alamayan Mekkeli müşrikler, Müslümanlığı ortadan kaldıramayacaklarını anladılar ve bir daha saldırmadılar.