Hazret-İ Muhammed (S.A.V.)’ İn Mübarek Ruhunun Kabzı

By | 18 Mart 2015

hazret-i-muhammed-s-a-v-in-mubarek-ruhunun-kabzi     İbn-i Abbas (Allah ondan razı olsun) şöyle demişlerdir.
— Resulullah (S.A.V.)’in ölüm günü Hak Teâlâ Azrail (A.S.)’a şöyle emretti:
— Var Habîbimden izin iste! İzin verirse mübarek ruhunu al. Eğer izin vermezse geriye dön.
Azrail (A.S.) yanındaki bir melâike ile ve cevherlere boğulmuş süslü elbiseler giyerek geldiler. Azrail (A.S.) ârabî kılığında Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’in odasının kapısında durdu:
— Esselâmü Aleyküm Ey Peygamber evinin ve Risalet mâdeni ehli! İçeri girmeğe izin var mı? Allahü Teâlâ size rahmet eylesin! dedi.
O zaman Hazret-i Fâtıma (Allah o kadından razı olsun) babacığının yastığının yanı başında oturmaktaydı. Ayşe (Allah o kadından razı olsun):
— Yâ Fâtıma! Cevap ver! dedi.
O da kalkıp kapıya geldi. Ve:
— Allahü Teâlâ senin ayağına uğurlar, sevaplar ihsan etsin! Resulullah şimdi kendi hali ile uğraşıyor. İçeriye girmek doğru ve kolay değildir! dedi. Azrail (A.S.) yine izin istedi. Yine ilk cevabı aldı.Üçüncü kez sesini yükseltti, yine izin istedi. Bütün ev halkı bu sesten korktular. Titremeğe başladılar. O zaman Resulullah (S.A.V.) Hazretleri kendisini bilmeyerek yatıyordu. Fakat kendisine gelerek:
— Ne var? Ne oluyor? diye buyurdu. Kendisine:
— Bir çöl ârabî kapıda duruyor içeri girmeğe izin istiyor! Bize sesleniyor! dediler. Her ne kadar özür diledikse de kabul etmedi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) o zaman şöyle buyurdu:
— O gelen ârabî değildir! Ölüm Meleği’dir. Hadimül lezzat Azrail (A.S.)’dır!..
Fatıma, bu sözleri işitince:
— Vah Medine, yandın, yıkıldın! dedi.
Hazret-i Muhammed (S.A.V.), Fatıma’nın elini, eline aldı. Mubârek göğsüne koydu. Birkaç dakika gözlerini açmadı. Hazır bulunanlar, mübarek ruhunun kabzolunduğunu sandılar. Fatıma, ağzını Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’in kulağına götürdü:
— Vah, babacığım! dedi. Cevap alamayınca:
— Canım sana feda olsun! Bana bak, bir mübarek söz söyle! dedi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) o mübarek gözlerini açtı:
— Kızım dedi, biraz sabır göster! Ağlama! Çünkü Arş’ı taşıyıcı melekler senin ağlamandan ötürü ağlaşırlar!.
Sonra da o mübarek eliyle kızı Fatıma’mn gözyaşını sildi. Teselli vererek Allahü Teâlâ’nın sabır ihsan etmesini diledi ve şöyle dedi:
— Ey kızım! Benim ruhum melek olacak! Sen:
«Biz ALLAH’m kuluyuz. (Öldükten sonra) yine O’na döneceğiz.» (Bakara sûresi, âyet: 156) diyesin.
Ey Fatıma! Her erişen musibete bir karşılık verilir! dedi. Fatıma:
— Sana karşılık olacak kimdir yâ Allah’ın Resulü? dedi. Hazret-i Peygamber göz kapaklarını indirdi. Fatıma:
Vah babacığım! dedi. O da şöyle buyurdu:
— Şimden sonra babana gam ve tasa, gussa yoktur. Çünkü bu fâni dünyadan, bu mihnet ve çeki diyarından kurtuluyor!..
Hazret-i Fatıma ile bu konuşma tamam olunca Ayşe (Allah o kadından razı olsun) ileri gelerek Hazret-i Muhammed’den öğüt diledi. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) de ona şöyle buyurdu:
— Sana nasihatim önceki gün söylediklerimdir. Onu aklında tut, amel eyle. Hafaza Hatun (Allah o kadından razı olsun) da geldi. O da öğütler diledi. Resulullah (S.A.V.) ona da Ayşe’ye verdiği cevabı bildirdi. Sonra Fatıma’ya:
— Oğlum Hasan’la Hüseyin’i getir.
Onlar da geldiler, karşısında oturdular. Dedelerini bu halde görünce o kadar ağlaştılar ki mecliste bulunanların yürekleri yandı, parçalandı. Haşan (Allah ondan razı olsun) yüzünü onun mübarek yüzüne koydu. Hüseyin (Allah ondan razı olsun) yüzünü onun mübarek göğsüne yasladı. Hazret-i Muhammed (S.A.V.) onlara şefkatli bakışlariyla baktı ve alınlarım öptü. Onları ululadı. İkisine de kerem şefkatini gösterdi.
Sonra:
— Ali gelsin! diye buyurdu. Mübarek başını yastıktan kaldırdı. Hazret-i Ali’nin kolunun üstüne dayandı, oturdu. Ona:
— Ey Ali! dedi: Filân Yahudi’ye şu kadar borcum vardır! Orduyu cihazlamak için ödünç almıştım. Sakın onu ezada bırakma. Borcumu Öde! Kevser Havuzunun kıyısında benimle birlikte bulunacak olan sen olacaksın. Benden sonra sana çok acı haller gelecektir. Bunlara sabret. İnsanlar dünya zevklerini seçtikleri zaman sen âhiret’i seç!
Hazret-i Muhammed (S.A.V.) bunları buyurduktan sonra namaz ile Allah’ın emirleri yolunda öğüt verdi. Daha sonra da:
— Elinin altında bulunan kölelerine, cariyelerine iyi bak! Onları aç ve çıplak tutma! diye buyurdu. Derler ki:
— Hazret-i Ali de, Resulullah (S.A.V.)’in hastalığı zamanında 40 köle azat etti.
Müminlerin Emîri Hazret-i Ali (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir:
— Bu vasiyetlerini tamamlayan Allah’ın Resulü Muhammed (S.A.V)’de bütün bütün bir değişiklik oldu. O hali görünce dayanamadım. Abbas’la birlikte Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’i yerine yatırdık.