Hanımın Başını Açması Abdestini Bozar Mı ?

By | 6 Mart 2015

Hanımın Başını Açması Abdestini Bozar Mı ?Hanımın Başını Açması Abdestini Bozar Mı ?

“Kadın başı açık olarak abdest alabilir mi?

“Kadın abdest aldıktan sonra başını açsa veya başa- çık olarak dışarı çıksa abdesti bozulur mu?”

Önce iki hususu hatırlayalım:

  1.  Nur Sûresinin 31. âyet-i kerimesinde, kadınların, kendilerine nikâhı düşebilecek, nâmahrem, yabancı erkeklerin yanında başlarını iyice örtmeleri emredilir. Bunun yanında, yine aynı âyetten, kadının başını, kol­larını, boynunu ve dizden aşağı bacağını, mahremleri­nin (babası, kardeşi, oğlu gibi) görmelerinin bir sakın­casının olmadığını anlıyoruz. Bu hüküm fitne korkusu olmadığı zamandır. Yani pek olmaz ya kadına yakınları kötü niyetle bakarsa yine caiz olmaz. Ayrıca bu ifadelerden, kadın mahremlerinin yanında bedeninin bu kısımlarını açmalıdır, hükmü de çıkarılmamalıdır.
  2.  Kadının kendi evinde gerek tek başına iken, ge­rekse beyinin, çoluk çocuğunun yanında başının açık olmasında da bir sakınca yoktur.

Yani bir kadın kendi evinde, bu sözü edilen şartlar içinde başı, boynu, kolları, bacağı açık olarak abdest alabilir. Zaten kadın abdest alırken kollarının ve ba­cağının bir kısmı haliyle açık olmaktadır. Çünkü yı­karken açık olacaktır.

Ancak nâmahrem erkeklerin yanında, kendisine nikâhı düşebilecek erkeklerin görebileceği yerde, ba­şını, kollarını ve bacağını açamaz; aynı zamanda onla­rın yanında abdest de alamaz. Bunun için tenha, mu­tena, sakin ve kimseye görünmeyecek bir mekânda abdestini alır.

Demek ki, bir kadın, kendi evinde, mahremlerinin görebileceği bir yerde başı açık olarak abdest alabilir.

Hanımın abdest aldıktan sonra başını açmasıyla abdesti bozulur mu, bozulmaz mı meselesine gelince; bir kere hanımın başını açmasıyla hiçbir şekilde ab­desti bozulmaz. Çünkü abdesti bozan şeyler arasında hanımın başını açması şeklinde bir madde mevcut de­ğildir. Bu durum gerek kendi evinde olsun, gerekse evin dışına çıktıktan sonra olsun fark etmez.

Bu mesele daha çok namaz kıldığı halde başı açık gezen hanımlar için söz konusudur. Bu durumdaki ha­nımlar, çalıştıkları için başlarını kapatmaya ya işyer­leri müsaade etmiyordur, ya kendilerine göre bir maze­ret buluyorlardır veya en çok karşılaşıldığı gibi nef­sinin ve çevresinin baskısından kurtulamamışlardır. Bütün bu haller dinî bir mazeret değildir, başaçık gez­meyi meşru ve helâl kılmaz. İnsan bir an önce bu farzı yerine getirmek için çareler aramalı, Allah’a dua ede­rek Ondan inayet ve vardım istemelidir.

Bütün bunlarla birlikte namaz kılmak da farz, başın kapatılması da farz. Başı açık gezen, “Nasıl olsa ben başımı kapatamıyorum, öyle ise namazı kılmama da gerek yok” gibi bir yanlışlığa girmemelidir.

Bu durum şu misale çok benzer: Evinin bir tarafı yı­kılan kimse, onu tamir etmesi gerekirken, “Nasıl olsa bir tarafı yıkıldı, öbür tarafını da yıkayım” gibi bir yanlışlığa girerse bütün bütün evsiz kalır.

Evet, karşımıza meşhur kaide çıkıyor: “Bir şey bü­tünüyle elde edilemezse, bütünüyle de terk edilmez.”

• • •

Diğer taraftan, namaz kılarken Allah’ın emrettiği şekilde örtünen, fakat sokağa çıkarken başını açan bir kadının namazının kabul olmaması diye bir durum söz konusu değildir. Çünkü, herşeyden evvel, namaz kıl­mak her Müslümana farz olan bir ibadettir. İnsan beş vakit namazını kılmakla borcundan kurtulmuş, dinî vecibesini yerine getirmiş olur. Bu namaz başlı başına bir ibadet olduğundan Allah katındaki yeri ayrıdır.

Nitekim bu hususta Hülâsatü’l-Ecuibe’de şöyle bir fetvaya yer verilmektedir:

“Maâsiyi mürtekip olan kimsenin salât ve ibâdâtı sahih olup sevabına nail olur.”

Yani, günah işleyen bir kimsenin namazı ve ibadet­leri sahih olur, sevabını alır.

Diğer taraftan “Şüphesiz, iyilikler kötülükleri si­ler” meâlindeki âyetin işaretiyle de namaz ve benzeri ibadet ve iyilikler insanın işlemiş olduğu günahların affına vesile olmaktadır.

Ayrıca namazın insanı kötülüklerden alıkoyması da bir gerçektir ve bir vakıadır. Bu husus bir âyet-i keri­mede şöyle beyan buyurulur:

“Namazı dos doğru kıl. Şüphesiz ki namaz, insanı fuhuş ve kötü şeylerden alıkoyar.”[3]

Bu nasıl olmaktadır? Herşeyden önce namaz esna­sında günah ve haram işler yapılmamaktadır. Ayrıca şuurlu olarak âdâb ve erkânını yerine getirerek nama­zını kılan bir insan kendisini çekip çevirir, farz olan bütün görevlerini yapmaya gayret eder. Ancak, kılınan namazın bir çırpıda insanı bütün kötülüklerden çekip çıkaracağı da düşünülmemelidir. Her şeyin belli bir zamanı vardır.

Namazın bu hikmetinin gerçekleşebilmesi için biraz zaman geçmesi gerekmektedir. Zaten insanın kendi hayatında da yakından göreceği gibi, zaman içerisinde “Namazın bir kerameti ve bereketi” olarak kişi birçok günahlara bulaşamamakta ve onlardan uzak kalmak­tadır. Çünkü, günde beş defa abdest alarak Allah’ın hu­zuruna çıkan, el bağlayıp namaz kılan bir insan Rab- binin yasaklamış olduğu fiilleri işlemeye cesaret bula­maz. Zira namazı ve diğer ibadetleri güzel bir engel teş­kil etmektedir.

İşte bunun içindir ki, namaz kılan, fakat başı açık olarak dolaşan bir kadının namazının kabul edilmeye­ceğini söyleyemeyiz. Zaten zaman içerisinde bunun ezikliğini hissedip başını kapayacağı da mümkün ola­caktır.

 

[1] Hud Sûresi, 114.

[2] Hülâsatü’l-Ecvibe, s. 8.

[3] Ankebut Sûresi, 45.