Gece Karanlığı ve Teheccüd

By | 21 Nisan 2015

gece-karanligi-ve-teheccudGece karanlığı, kabrin dehşeti karşısında insanın bütün ümitlerinin kesildiği, ses ve soluğunun tükendiği, el, kol ve ayaklarının bağlandığı bir anla birlikte bütün kâinatın yıkılacağı zamanı da hatırlatır. Kabrin bu dehşeti karşısında insan, üzerine kâbus çökmüş gibi olur; konuşmak ister fakat konuşamaz, elini-ayağını hareket ettiremez, bağırır, fakat kimseye sesini duyuramaz.. ve bir mevtâ halinde miadını beklemeye durur. İşte tam bu vakitte onun kalkıp namaz kılması, gecenin karanlık mevceleri üzerine bir âh bırakması, bütün hayatını nurlandırması, karanlık gecesini aydınlatması için ne kadar nurlu, ne kadar feyizli ve bereketli bir hareket olduğunu ancak insan olan anlayabilir.

Kur’ân, ısrarla gece ibadeti üzerinde durmakta ve Efendimiz’e ve O’nun mesajına tercüman olmak isteyenlere hitaben: “Ey örtünüp bürünen (Resulüm)! Geceleyin kalk da, az bir kısmı hariç geceyi ibadetle geçir. Duruma göre gecenin yarısında, veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir. Kur’ân’ı tertîl ile, düşünerek oku.” (Müzzemmil, 73/1-4) buyurmaktadır. Bu ayetlerden hemen sonra da: “Muhakkak ki geceleyin kalkıp ibadet etmek daha tesirlidir ve Kur’ân okuyuşu bakımından daha düzgün, daha sağlam bir tilavet sağlar. Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır.” (Müzzemmil suresi, 73/6-7) buyurarak, vazife ve misyonunu îfa için çok önemli olan Cenab-ı Hakk’a müracaat zamanını tayin buyurmaktadır.