Evrad-ı-Rüfaiyye Şerhli Tercümesi

By | 26 Temmuz 2015

evrad-i-rufaiyye-serhli-tercumesi  Rahman ve Rahiym olan Allahu teâlânm ismiyle başla:
De ki: (O Allahu teâlâ birdir, büyüklük onda nihayet bulmuştur. Dâ’im ve bakidir. Her şeyden müstağnidir. Her dileğin yegâne merci’idir. Doğmamış ve doğurmamıştır. Hiç bir eşi ve benzeri yoktur.)
Rahman ve Rahiym olan Allahu teâlânm ismiyle başlarım:
De ki: (Yarattıklarının şerrinden, karanlığı çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen nefeslerin şerrinden, hasedlerini açıkladıkları ve onunla amel ettikleri zaman hasedcilerin şerrinden, sabahın Rabbine sığınırım.)
Rahman ve Rahiym olan Allahu teâlânm ismiyle başlarım:
De ki: (Gerek cinden, gerek insandan olsun, insanların kalplerine daima vesvese veren o sinsi vesvesenin şerrinden, insanların Rabbi ve mürebbisi, yegâne hâlık ve mâliki, hak mâ’budu olan Allahu azim-üş-şâna sığınırım.)
Rahman ve Rahiym olan Allahu teâlânm ismiyle başlarım:
Bütün hamd-ü senâ, âlemlerin Rabbi ve mürebbisi ve mâli ki mutlâkı olan Allahu azim-üş-şâna mahsus ve münhasırdır. O, dünya hayatında ayırdetmeksizin bütün yarattıklarına ni’met ve ihsanlarda bulunan Rahman ve âhirette yalnız mü’min kullarına ihsan ve ikramda bulunacak olan Rahiymdir. Hesap ve ceza günü olan din gününün hâkimidir. Ancak sana kulluk ve ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz. Bizi, rizâ-i İlâhine ulaştıracak olan doğru yola hidayet buyur. Kendilerine ni’met verdiklerinin yoluna; gazab-ı İlâhine uğrayarak islâmı terkedenlerin, hevâ ve heveslerine uyarak doğru yoldan azmış ve sapıtmış olanların yollarına değil! (Âmin)

Rahman ,ve Rahiym olan Allahu teâlânm ismiyle başlarım:
Elif-Lâm-Mim.. Bu, o kitaptır ki; Allahu teâlâ tarafından gönderildiğine aslâ şüphe yoktur. Şirk, günah ve bütün kötülüklerden korunan müttekilere hidayet edici, yol göstericidir. O müttekiler ki, gayba iyman ederler, namazlarını hudû ve huşû ve tâdil-i erkânına dikkat ve riayet ederek kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizle Allah yolunda başkalarına da infak ederler. O müttekiler ki, sana indirilen Kuran-ı-azim-ül-bürhanı ve senden öncekilere indirilen Tevrat, Zebur ve İncil gibi semavi kitaplarla suhufları tasdik ederler ve âhireti de yakinen bilirler. İşte, bunlar Allahu teâlâya giden doğru yol üzerine hidayet buyurulmuş olanlardır ve felâha kavuşanlar da onlardır.
Hepinizin ilâhı, hak mâ’bud birdir. Ondan gayrı ibadete lâyık ve müstehak mâ’bud yoktur. Bütün ni’metleri ihsan buyuran odur. Âhirette, yalnız mü’min kullarına in’am ve ikram edicidir.
O Allahu teâlâ ki, ondan gayrı ibadete lâyık ve müstehak Hak mâ’bud yoktur, illâ o vardır. Hayat sıfatıyle muttasıf, bâki, dâim ve ebedidir. Yarattıklarının korunup kollanmasına daima kıyam edicidir. Onu ne gaflet basar, ne uyku! Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi onundur, onun mülküdür. İzni olmaksızın, yüce katında kim şefaat edebilir? O, yarattıklarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Yarattıklarıysa, onun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. Onun kürsüsü, gökleri ve yeri ihata etmiştir. Bunların hıfzı ve korunması, ona hiç bir ağırlık ve meşakkat vermez. O.. pek ulu ve pek büyüktür.
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allahu teâlânmdır. İçinizden geçenleri açıklasanız da, gizleseniz de Hak celle ve alâ onun hesabını sizden alır. Dilediğini mağfiret ve dilediğine azap eder. Allahu teâlânm her şeye hakkıyle gücü yeter. Resûl-ü zişân ve mü’minler, Allahu teâlânm ona indirdiği Kur’- an-ı azimi tasdik ve ona iyman ettiler. Resûl-ü zişân ve mü’minlerden her biri, Allahu teâlânm varlığını ve birliğini, meleklerinin mükerrem kulları olduğunu, kitaplarının onun ke-lâm-ı kadimi bulunduğunu, o kitaplarda beyan buyurulan helâlin helâl ve haramın haram olduğunu ve peygamberlerinin emir, nehiy, vâ’d ve vâ’idlerini kullarına tebliğ eden ve kendilerine itaat vâcip olan kulları olduğunu da tasdik ve iyman ettiler. Peygamberlerin hiç birisini, yahudi ve hıristiyanlarm yaptıkları gibi kimini tasdik ve kimini tekzip ederek, risalet ve nübüvvet bakımlarından birbirlerinden ayırt etmeyiz. Dediler ki: (Ey Rabbimiz! İşittik ve emrine itaat ettik. Senden gufranını niyaz eyleriz. Önünde sonunda, dönüşümüz ancak sanadır.) Allahu teâlâ, hiç kimseye takat getiremeyeceği şeyi teklif etmez. Herkesin kazandığı hayrın ecri ve sevabı vardır. Kazandığı şerrin de günahı ve azabı vardır. Hayrın yararı kendisinedir. Şerri ise kimseye zarar vermez.

Ey Rabbimiz! Unutarak veya yanılarak işlediklerimizden ötürü bizi mu’aheze buyurma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin ağır yükü bize yükleme. Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimiz yükü bize yükleme. Bizleri affeyle, bize merhamet buyur, Mevlâmız ve yegâne yardımcımız ancak sensin. Kâfirlere karşı bize yardım et..
Ey, zâtında ve sıfatında bir ve yegâne Hak mâ’bud clup, künh-ü zâtını akılların idrak, fikir ve hayallerin ihata edemeyeceği kadar yüce ve münezzeh bulunan vâcib-ül-vücud! Ezeli ve ebedi sıfatlarını nefsinde cem eden celâl ve ikram sahibi Allahu azim-üş-şândan gayrı ibadete lâyık ve müstehak Hak mâ’bud yoktur, illâ sıfatında ve ef’alinde ferd-i vahid olan Allahu teâlâ ve tekaddes hazretleri vardır. O, dünyada ayırdetmeksizin bütün yarattıklarına ihsan ve in’am edici ve âhirette yalnız mü’min kullarına rahmet ve ikram eyleyicidir. Göklerin ve yerin ve bütün mevcudatın, mülküne zeval ermez mâliki, Rabbi ve mürebbisidir. Azamet ve celâline lâyık olmayan her şeyden münezzehtir. Bütün ayıp ve noksanlardan sâlim ve mü’min kullarını korkulardan selâmete eriştiricidir. Kendisine inanan ve sığınanlara aman vericidir. Yarattıklarını gözetleyici ve koruyucudur. Mağlûp edilmesi mümkün olmayan galiptir. Yarattıklarını, dilediği her şeye zorlayıcı ve eksikliklerini tamamlayıcıdır. Her şeyde büyüklüğünü göstericidir. Bütün kâinat ve mevcudatın mutlak yaratıcısıdır. Yarattıklarını, birbirine uygun ve mülâyim yaratıcıdır. Her şeye bir şekil ve özellik vericidir. Kullarının günahlarını yarlıgayıcıdır. Her şeye hâkim ve galip ve dilediğini kahredicidir. Türlü türlü ni’metleri ve rahmetini bağışlayıcıdır. Yarattıklarının rızıklarmı vericidir. Her türlü güçlükleri kolaylaştırıcı ve hayır kapılarını açıcıdır. Her şeyi hakkıyle ve en iyi bilicidir. Dilediği zaman sıkıcı ve daraltıcıdır. Dilediği zaman açıcı ve genişleticidir. Dilediği zaman yukarıdan aşağıya indirip alçaltıcı, dilediği zaman yukarıya kaldırarak yükselticidir. Dilediği zaman izzet verici, dilediği zaman zelil edicidir. Her zaman, her şeyi en iyi işiticidir. Her zaman her şeyi en iyi görücüdür. Daima hükmedici ve hakkı yerine getiricidir. Yarattıklarına karşı adalet edicidir. Her şeyi hakkıyle bilicidir. Sevdiği kullarına yumuşak davranıcıdır. Pek azametli ve çok uludur, yarlıgayıcıdır. Yarattıklarına karşı lûtfedicidir. Rizasına uygun amelleri ve yapılan şükürleri ziyadesiyle karşılayıcıdır. Gayet yüce ve yüksektir. Ululardan ulu, büyüklerden büyüktür. Yarattıklarını ve onlarla ilgili her şeyi, belli vaktine kadar saklayıcıdır. Yarattıklarına kuvvet vericidir. Yarattıklarının bütün ef’al ve amellerinin hesabını tafsilât ve teferruatiyle tutucudur. Celâdet ve ululuk sahibidir. Keremi, lûtüf ve ihsanları boldur. Yarattıklarını daima mürakabe edicidir. Kendisine sığınanların isteklerini vericidir. Merhamet ve mağfireti, ihsan ve inayeti çok geniştir. Bütün emir ve hükümlerinde hikmet sahibidir. îyi kullarını sevici ve onları rizasma eriştiricidir. Sânı ve şerefi çok yüksektir. Ölüleri kabirlerinden çıkararak dirilticidir. Her zaman, her yerde olup bitenlere tanıklık edicidir. Varlığı hiç değişmeden durandır. Sevdiği kullarına yardım edicidir. Gayet güçlü, sağlam ve metin, iyi kullarına dosttur. Ancak kendisine hamdolunandır. Her şeyin sayılarını tam ve eksiksiz bilendir. Her şeyi, benzeri ve örneği olmadan yaratandır. Yarattıklarını, yok ettikten sonra tekra yaratandır, hayat verici dirilticidir. Daim ve ebedî diri ola dır. Yarattıklarını daima koruyup kollayandır. İstediğini, dilediği zaman bulandır. Kadri ve şânı yüce, kerem ve semahat! bol olandır. Zâtında, sıfatında, ef’alinde ve hükümlerinde ortağı ve benzeri olmaksızın bir ve tek olandır. Zât-ı akdesi her türlü ihtiyaçtan münezzeh olup, bütün yarattıklarının hâcetlerinin tek merciidir. İstediğini, istediği gibi yapmaya gücü yetendir. Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde de dilediği gibi tasarruf edendir, istediğini ileri geçirerek öne alan ve dilediğini geri bırakarak arkaya koyandır. Zât-ı akdesi ezelidir, varlığının başlangıcı yoktur. Ebedidir, bekasına da son yoktur. Varlığı ve birliği zâhir ve âşikârdır. Zâtının hakikati, akıllardan ve duygulardan örtülüdür. Kâinat ve mevcudatta her şeyi mutlak bir nizam ve intizam içinde idare edendir. Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan yücedir. Bütün yarattıklarına iyilik ve bahşişi bol olandır. Kendisine rücû edenlerin tövbelerini kabul buyurandır. Kötülük yapanları eşsiz adaletiyle müstehak oldukları cezalara çarptırandır. Kullarını mübalâğa ile affedendir. Merhamet ve şefkat sahibidir. Mülkün ezelî ve ebedî mâlikidir. Ululuk, yücelik ve fazl-ü kerem sahibidir. Bütün işlerini denk ve birbirine uygun olarak yerli yerince yapandır. Dilediğini, dilediği zaman, dilediği yere toplayandır. Bi-zâtihi zengin ve her şeyden müstağnidir. Dilediğine zenginlik verendir. Dilediğine engel olandır. Dilediğine zarar eriştirendir. Dilediğine hayır ve yarar verendir. Bütün âlemleri iyman ve mârifetiyle nurlandırandır. Dilediğine hidayet bahşederek sırat-ı müstakiyme ve felâha ulaştırandır, örneksiz ve benzersiz olarak, akıllara durgunluk veren âlemleri icat edendir. Varlığının sonu olmayandır. Dünya ehlinin fenâsından sonra, yerlere ve göklere vâris olandır. Yarattıklarına her işlerinde yol göstererek irşat edendir. Kendisine isyan edenlere dahi gayet sabırlı olandır. İşte, o Allahu teâlâ ve tekaddes hazretlerine, bütün bu esmâ-i hüsnâsıyle tazarrû ve niyaz ederim ki, zât-ı akdesi benzeri bulunmaktan kemal derecede mukaddes ve müberrâ- dır. Sıfat-ı ezeliyyesi de başkalarına benzemekten kemal derecede münezzeh ve müberrâ olup zâtında ve sıfatında birdir. Âlemlerin Rabbi ve mürebbisi olduğuna, âyetleri tanıklık etmektedir. Birliğine ise; görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen âlemleri yaratmaktaki ilâhi san’at ve kudreti delâlet etmektedir. O, birdir; birliği azlığından değildir. O, öyle bir mevcuttur ki, vücudu herhangi bir sebeple zuhur etmediği gibi, gayriden neş’et etmiş de değildir. Yarattıklarına merhamet ve cömertliği ile mâ’ruf, iyilik ve ihsanlarıyle mevsuftur. Öyle bir mâruftur ki, mâ’ruflukta sonu yoktur. Öyle bir mevsuftur ki, mevsuflukta da nihayeti yoktur. İptidası olmayan evvel ve kadiymdir. Kerem ve inayeti gibi sonu olmayan bâki ve kaimdir. Doğmamış ve doğurmamıştır, eş ve çocuk edinmekten münezzeh ve müberrâdır. Vakitlerin durmadan gelip geçmesi, yılların birbirini takiben geçip gitmesi, ona hiç bir zarar ve zaaf eriştiremez. Bütün yaratılmışlar, KÜN emr-i cehlinin iki harfi olan KÂF ve NUN harflerinin arasındaki mesafe kadar onun kahr-ü azameti, hüküm ve iradesi altındadırlar. Muhlisler, onun zikriyle ünsiyyet ederler ve hakka enis olurlar. Gözler, rü’yet-i cemaliyle aydınlanır ve nurlanır. Onu teşbih edenler, tevhidiyle ferah ve sürüra ererler. İbadet ve tâ’at ehlini, riza-i İlâhisine iletecek o dosdoğru yola hidayet buyurur. Muhabbet ehline de, Na’iym cennetini bahş ve mübah kılar. Kadiym olan ilmiyle, yarattıklarının ve yaratacaklarının sayılarını hakkıyle bilir. Gecenin zifiri karanlığında, kara karıncanın, karataş üzerinde ayaklarının kımıldanmasını görür. Uçan kuşlar onu zikr-ü tevhid ve bütün vahşi hayvanlar yaban yerlerde onu temcid-ü tahmid ederler. Kullarının, gizli veya açık bütün amellerini de öylece görür ve bilir. Mü’min kullarının kefilidir ve yardımını ulaştırarak onların kalplerini mutma’in kılar, zikredenlerin kalplerini parlatır ve kendilerine zarar veren her şeyi, bütün keder ve elemleri onlardan uzaklaştırır. Onun emriyle, göklerin ve yerin durması, varlığının ve birliğinin delillerindendir. Onun ilmi, her şeyi ihata etmiştir. Hilmi ve keremi gereği olarak günahkârların bütün günahlarını yarlıgar ve bağışlar. Hiç bir şey, onun misli ve benzeri olamaz, o her şeyi hakkıyle işitir ve her şeyi hakkıyle görür. (Allahım! Her nasıl dilersen, dilediğin gibi bizleri her türlü kötülüklerden, günahlardan ve zarar veren her şeyden kcrıı, himaye ve muhafaza eyle, muhakkak ki, sen dilediğin her şeyi yapmaya kadirsin..)