Evlilik Zırhı

By | 29 Haziran 2015

evlilik-zirhiHZ. ALİ BABADAN KIZINI, göz nurunu hâl dili ile istemişti. O da can dostuna, bu peygamber gülünü vermeyi uygun bulmuştu.
Baba, olabilecek bir evlilikte damadın mehir parasını sordu.
Hz. Ali’nin aklına hemen develeri geldi. Bedir’de kendisine ganimet olarak düşen iki deve…
Onlardan söz etti Allah Resulüne. Peygamberimiz bu teklifi de uygun buldu.
Heyecanla dalgalandı Hz. Ali. Yolları bir çırpıda geçiverdi. Develerin olduğu yere bir solukta ulaştı.
Hz. Ali’nin ulaştığı yerde tükendi tüm umutları. Develer ölmüştü. Sanki bu evlilik için ilk kurbanlar onlar olmuştu.
Tekrar koştu kızın sevgili babasına, kırık umutları ile. Develerin başına gelenleri anlattı.
Rahmet peygamberi kolaylıkla rahmeti buldu. Hz. Ali’ye zırhını hatırlattı.
Ona hediye ettiği bir zırhı vardı. Hz. Ali’ye dedi:
“Zırhını sat ya Ali!”
Hz. Ali’nin kırılan umutları birden canlandı. Sararan hayalleri bir anda yeşerdi.
Zırha artık ihtiyacı yoktu.

Ona en değerli zırhı veriyordu Hz. Peygamber. Kızını veriyordu.
En uygunu da böyle bir evlilikte bu değil miydi? Her şeyde bir hikmet ve rahmet vardı.
Bu mübarek evliliğin mehri develer değil, zırh olmalıydı.
Evlilik zırhtı…
Evlilik korumaydı…
Onun için maddi zırh satılıyordu bu evliliğin temeli için.
O, çocuklarına her zaman zırh oldu. O, çocuklarını her zaman koruyan, kollayan, zararlardan sakınan oldu.
O, çocuklarına Allah’ın koruyan, muhafaza eden Hafız ismiyle yönelen bir Babaydı (a.s.m.)…