Eşit Olmadıkları Konular -2

By | 22 Ekim 2014

Kadın Ve Erkeklerin İç İçe Yürümeleri İbadet Etmeleri HaramdırAma niçin hastaneler, çocuk yuvalan gibi şefkat ve merhamet inleyen kuramlarda çalışanların çoğu kadındır? Niçin bankalar daha çok kadın işçi çalıştırırlar? Niçin sekreterlerin çoğu kadındır?
Demek ki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da biriminden farklıdırlar. Tıpkı fiziksel ve psikolojik bünye açısından farklı oldukları gibi.Demek ki, kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten söz etmek imkânsızdır. Bunu savunmak, ya psikolojik hastalıktan ya da başka sinsi duygulardan kaynaklanır. Onlann neler olduğuna “Keminizin ve Kadın” başlığı altında kısaca değineceğiz.
Peşin fikir ve kabullenişlerden uzak olarak düşünebilen herkes; mutlak anlamda kadın erkek eşitliğini savunanların, bu tür bir eşitliği bir türlü gerçekleştiremedikleri gibi, kaş yaparken göz çıkardıklarını ve bu uğurda insani eşitliği de ortadan kaldırdıklarını kabullenmek zorunda kalacaktır. Çünkü girift bir makinede, kendi yerinde çok büyük görevler yapan bir dişliyi, aynı makine bir başka dişliye benzemiyor diye yerinden alıp, onun gibi yapmaya çalışmak, hem her iki dişlinin görevini aksatmak hem de makineyi bozmak demektir. Çünkü bu her iki dişlinin de, kentli yerinde çok önemli görevleri vardır. Hiçbiri diğeri olmadan ulamaz. Ve bu onların birinin diğerinden mutlak üstünlüğünü de göstermez.Bunlar eşit yapacağız diye sokaklara döktükleri kadın erkek yapamamışlar ama, kadınlığından da çıkarmışlar ve maskaraya çevirmişlerdir. Kadın, bu gayretlerle tavus kuşuna özenen karga durumuna düşmüştür.
Tarih boyunca kadınların idareyi ele aldıkları imparatorluklar niçin hep yıkılıp gitmişlerdir? Örnek mi? Roma, Endülüs, Emeviler, Abbasiler, hattâ Osmanlılar… Bu durum aynı zamanda Peygamberimizin (sa) bir mucizesini de gösterir. “İdaresini kadınlara teslim eden hiçbir millet iflah olmaz.” Ama bunlar, erkeğin kadından mutlak her bakımdan üstünlüğünü elbette göstermez.
İki yüz yıla yakın süredir kadının erkeğe eşit olduğunu savunan zavallılar (zavallı diyorum, çünkü iddialarını ispatlama gücüne bir türlü kavuşamıyorlar) niçin hâlâ bunu ispatlayamadılar? İspatladılar da kasıtlı olanlar görmezlikten geliyor, denirse niçin hala tuvaletlerini “Bay”, “Bayan” diye ayırıyorlar? Kanunlarında zorlayıcı bir hüküm bulunmadığı halde, niçin erkekleri ile kadınlan genellikle ayn elbiseler giyiyor? Kanunlarıyla, kadınların çalıştığı genelevler kuruyorlar da, niçin erkeklerin çalıştığı genelevler kurmuyorlar, kuramıyorlar? Niçin dünya kupalarına kadm ya da karma sporcularla çıkmıyorlar? Fabrikalar niçin kadm işçi çalıştırmak istemiyor?
Ama niçin hastaneler, çocuk yuvalan gibi şefkat ve merhamet  kuramlarda çalışanların çoğu kadındır? Niçin bankalar en çok kadın işçi çalıştırırlar? Niçin sekreterlerin çoğu kadındır?
Demek ki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da birbirinden farklıdırlar. Tıpkı fiziksel ve psikolojik bünye açısından farklı oldukları gibi.
Demek ki, kadmların hukukunu korumak, onlara her istediklerini yapma hürriyeti vermek demek değildir. Bu, elbette erkekler için de aynıdır. Hürriyetler eğer başka hakları engelliyorsa, ikisi arasında bir tercih yapmak gerekir. Bir hukukçumuzun denildiği gibi “Mao Çin’de fuhşu önlemeye kalkışmış, iktisadi yapının burukluğundan dolayı biçarelikten fuhşa sürüklenen kızcağızlara vermiş, ‘alışmış kudurmuştan beterdir’ diye direnen bataklık güllerini ise, seralarda toplayarak ıslah etmeye çalışmıştır. işte aydınlarımıza bir ‘pratik çalışma’ sorusu: Bu. tulum kadını hor görmenin mi, yoksa insanlık değeri bakımından erkeğe eş saymanın mı belirtisizdir. İkinci soru: Bu tutum demokratik ve ilkel bir tutum mudur, yoksa ‘çağdaşlık’ adına onaylanması gereken bir davranış mıdır? Üçüncü soru: iyi bir anıştır derseniz, niçin aynı şeyi bir Müslüman söylerse gerilik oluyor da Mao söylerse hikmet oluyor?”3*
Kısaca İslâm’da kadın kadındır ve kadınlığından gocunmaz, erkek de erkektir ve erkekliğinden şikâyet etmez. Aralarında bir çatışma ve yarış yoktur, uzlaşma ve bütünleşme vardır.