Elli Dört Farz Nedir?

By | 25 Mayıs 2015

elli-dort-farz-nedir   Tarikat-i Halvetiyye’nin, îmam-ı Ali kerremallahu vec- hehu ve radıyallahu anh efendimizden sonra gelen pirlerinden ve Sultan-ı din-i mübiyn aleyhi ve âlihi salâvatullah-ül Mu’ıyn efendimiz hazretlerinin yakınlarından HASAN-ÜL- BASRÎ kuddise sırrahul-âli efendimiz, rivayet ederek buyuruyorlar ki:
— Kadın veya erkek bütün mü’minler, akıl-baliğ oldukları saatten itibaren, aşağıda zikrolunan hususlarla, ilm-i-kal ve ilm-i-hallerini ve iyman edilecek umdeleri öğrenmezler, ana-babaları tarafından da öğrettirilmezlerse; ELLİ DÖRT FARZI kendiliklerinden öğrenmeyenlerle, evlâtlarına öğretmeyenlerin özürleri, kıyamet gününde huzuru İlâhide kabul olunmaz.
Ey âşık-ı-sadık:
Sana sesleniyorum! Can tende ve fırsat elde iken, her ana-baba evlâtlarına bu meseleleri öğretmeli ve mükellef olan kişiler de bunları behemehal öğrenmelidirler. Dünya geçici ve fâni, âhiret ise ebedî ve bâkidir. Öyle ise, can kuşu tende, kuvvet-kudret sende iken, gözünün nuru sönmeden, yüzün kabre dönmeden, Azrail aleyhisselâm baş ucuna gelmeden, çocuklarımız yetim ve ailelerimiz dul kalmadan, kara yerler bizlere mesken olmadan, o karanlıklar evinde koynumuza yılanlar çıyanlar dolmadan, tedarik görmeli, o korkunç günlere, o müşkil akabelere hazırlanmalıyız. Zira, can boğaza ve ruh hulkuma gelince, var zannettiğimiz bu dünya ortadan kalkar. Bizce meçhul olduğundan yok sandığımız âhiret âlemleri birden önümüze açılır. Cennet, cehennem, melâ’ike, gideceğimiz yer, konacağımız menzil görünüverir. O zaman, âh-ü-eniyn etmenin, feryat ve figan ederek ağlamanın hiç bir faydası olmaz. O mühlik ânda:
— Aman Rabbim!.. Beni, dünyaya geri gönder. İlm-i halimi öğrenip, emirlerini tutayım, nehiylerinden kaçmayım buyurduğun farzları talim edip can ve baş ile yerine getireyim. Men’ettiğin haramları bilip, sakınayım diye yakınmanın faydası olur mu? Elbet olmaz ve olmayacaktır.
Senin, bu yalvarıp yakarmalarına alacağın cevabı, ben sana şimdiden haber vereyim:
— Ey gafil kul! Bütün bunları, hal-i hayat ve sıhhatinde iken öğrenmen ve amel etmen gerekti. Şimdi, iş işten geçti, fırsat elinden kaçtı, dünya hayatı uçtu. Şimdengeru dünya hayatında ne ile âmil oldunsa, onunla cezalanırsın. Artık dünyaya geri dönmek yok, yerin burasıdır ve ebediyyen burada kalacaksın.
Ey âşık-ı-sadık! Ey cemale talip ve rizaya râgıp olan hak yol kardeşim:
Kıyamet günü haktır, elbette ve elbette kıyamet kopacaktır. Ölenler dirilecek ve hesaba çekilecektir. Allahu teâlâ, Kadir-i Kayyûmdur. Bizleri, görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen âlemleri yoktan var etmeğe kadir olduğu gibi, kıyamette tekrar halk etmeğe, kudreti ile yarattığı mahlûkunun rızkını vermeği unutmadığı gibi evvel ve âhirini mezarlarından kaldırarak diriltmeğe ve hesaba çekmeğe de kadirdir. Kur’an-ı kerim, buna şâhid-i âdildir. Muhbir-i sadık, vâ’dinden dönmeyen Hakkın Resûlü buna tanıktır.
Kaldı ki, Allahu teâlânm emir ve nehiyleri, yüce dinimizin bütün hükümleri, bizleri kötü ve çirkin ahlâklarımızdan arındırmak, kendisine lâyık kullar haline getirmek gayesine mâtuftur. O halde, bu emir ve nehiyleri bilmeli ve islâmi hükümleri yerine getirmeliyiz ki, dünya ve âhirette saadet ve selâmete ulaşabilelim. Allah ve Resûlünün sevmedikleri, beğenmedikleri ahlâk-ı rezilenin neler olduğunu bilemezsek, onlardan nasıl sakınır ve kaçınırız? İlâhi emirleri bilemezsek, onları nasıl yerine getirebiliriz? Demek oluyor ki, insan olabilmek için ilim gerektir, öğrenmek gerektir. Ancak ilim sayesinde hakkın emir ve nehiylerini ve dinin hükümlerini öğreniriz.
Allahu teâlânm men’ettiği ahlâk-ı rezile ile emrettiği sıfat-ı hasene, bu ELLİ DÖRT FARZ’da cem’olmuştur. Bir kimse, bu ELLİ DÖRT FARZ’ı öğrenerek ezberler, ve bu farzlarla amel ederse, dünya ve âhiret musibetlerinden kurtulur, dünyası mâ’mur ve âhireti mesrur olur. Aklı başında, vicdanı ve sağduyusu yerinde olan ve encamını düşünen bu âlemde iken çalışarak, ebedî âlemi mâ’mur eder. Aklı olmayanlar ise yer, içer ve âkibetini düşünmez, hiç bir hazırlık görmez ve tabiatiyle âhiretini harap ederek, ebedî hüsranda kalır.
Öyle ise, ELLÎ DÖRT FARZ’ı mutlaka öğrenelim, icabını yerine getirelim, Hakkın rizasma erelim, cennetine girelim ve cemalini görelim.
ELLİ DÖRT FARZ şunlardır:
1) İlim öğrenmek, Allahu teâlânın varlığını ve birliğini bilmek, O’na şirk koşmamak, O’nu daima zikretmek ve unutmamaktır.
2) Helâlinden alın teriyle kazanmak, helalden yemek, helâlden içmek ve helâlden giyinmektir.
3) Abdest almaktır.
4) Cenabetten gusül etmektir.
5) Beş vakit namazı, vaktinde ve tâ’dil-i erkân ile kılmaktır.
6) Allahu teâlânın, yarattığı her mahlûkunun rızkına kefil olduğuna itikat edip inanmaktır.
7) Allahu teâlânın helâl kıldığı şeylerden yemek ve içmektir.
8) Kanaat sahibi olmaktır.
9) Allahu teâlâya tevekkül etmektir.
10) Allah’tan gelen kaza ve belâya razı olmaktır.
11) Allahu teâlânın verdiği ni’metlere şükretmektir.
12) Allah’tan gelen belâlara sabretmektir.
13) İşlenen günahlara nâdim olup, tövbe etmektir.
14) Allahu teâlâya ihlâs üzere ibadet etmektir.
15) Şeytanı, kendisine düşman bilmektir.
16) Kur’an-ı azimi her işinde höccet tutmak ve Kur’an hükümlerine uymaktır.
17) ölümü ve kendisinin de öleceğini yakinen bilmek ve «ölüm için hazırlanmaktır.
18) Mümkün olduğu yerde, insanlara doğru yolu göstermek ve insanları fenalıklardan men’etmektir.
19) Gıybeti ve sû-i-zannı terketmektir.
20) Ana ve babaya iyilik ve ihsanda bulunmak ve meşru olan işlerde kendilerine itaat etmektir.
21) Akrabalarını ziyaret ve onlara ihsanda bulunmaktır.
22) Emanete hıyanet etmemektir.
23) Kötü lâtif eleri ve çirkin şakaları terketmektir.
24) Allahu teâlâya ve peygamberlere itaat etmektir.
25) Günahlardan kaçınmak, ibadet ve tâ’atla meşgul olmaktır.
26) Allahu teâlânın azabından korkmak ve her işte Hak rizasım aramaktır.
27) Her şeye ibret nazarı ile bakmaktır.
28) Daima tefekkür üzere bulunmaktır.
29) Dili, kötü sözler söylemekten korumaktır.
30) Kötü işlerden kaçınmaktır.
31) Herhangi bir kimse ile alay etmekten çekinmektir.
32) Başkalarının kadınına ve kızma kötü gözle bakmamaktır.
33) Her yerde, her işte ve her zaman doğru olmaktır.
34) Allahu teâlânın ihsan buyurduğu ni’metlerle öğünmemektir.
35) Büyücülük ve sihirle meşgul olmamaktır.
36) Kantar, terazi ve ölçeğini hak ile ve doğruluk üzere tartmak ve ölçmektir.
37) Allahu teâlânın gazabından emin olmamak ve daima Allahu teâlâdan korkmaktır.
38) Bir günlük yiyeceği olmayan fakirlere sadaka vermektir.
39) Allahu teâlânın rahmetinden ümit kesmemektir.
40) Nefsinin arzu ve isteklerine tâbi olmamak ve daima nefsine muhalefet etmektir.
41) Allah rizası için yemek yedirmek ve içirmektir.
42) Helâl rızık talep etmektir.
43) Zengin ise, zekâtını vermektir.
44) Hayız halinde iken, eşiyle cinsi temasta bulunmamaktır.
45) Bütün kötülüklerden kalbini ve kalıbını temizlemektir.
46) Yetim malı yememektir.
47) Kibirli ve gururlu olmamak, tevazû sahibi olmaktır.
48) Güzellere şehvetle bakmamaktır.
49) Beş vakit namaza devam etmektir.
50) Zulmetmemek ve zulümle halkın malını yememektir.
51) Allahu teâlâya şirk koşmamak, Allahu teâlâyı tevhid etmek ve Allahu teâlâyı sevmektir.
52) Zinâ etmemektir.
53) Yalan yere yemin etmemektir.
54) Yaptığı iyiliği, iyilik yapılanın başına kakarak onu mahcup etmemektir.
Ey âşık-ı-sadık:
Bu ELLİ DÖRT FARZ’ı, hakkıyle tutan ve yerine getiren kimsenin, dünya ve âhireti mâ’mur ve sâ’yi indallah meşkûr olur ve bunlarla âmil olanlar iki cihanda da saadet ve selâmete erişirler ve insan olurlar.