Doğum Kontrolünün Geçirdiği Safhalar

By | 30 Nisan 2015

dogum-kontrolunun-gecirdigi-safhalar    Doğum kontrolünün gayesi, insan neslinin çoğalmasını önlemektir. Günümüzde bunun için, doğum kontrol hapları ve aletleri icat edilmiştir.
Doğum kontrolü ve aile planlaması hareketi, ilk olarak Avrupa’da XVIII. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Bilindiği kadarıyla, bu fikri ilk olarak ortaya atıp savunan kişi, meşhur İngiliz iktisatçısı Malthus’tur. O dönemde İngiliz toplumu, normalden fazla çoğalma gösteriyordu. Bu yüzden Malthus, yeryüzünün ve geçim kaynaklarının sınırlı olduğu, sürekli artan nüfusun ise nerede duracağının bilinemeyeceği düşüncesinden hareket ederek şu fikri ortaya attı:
“Eğer insanoğlunun normal çoğalma hızına müdahale edilmez de kendi haline bırakılırsa, sınırlı olan yeryüzünün bir gün onlara dar geleceği, geçim kaynaklarının da azalarak ihtiyaçları karşılayamayacağı açıktır. Neticede insanların geçim seviyeleri düşecektir. Onun için insanlar, maddî refah ve bolluğun azalmaması ve sürekli olabilmesi için, üremelerini mutlaka geçim kaynaklarına göre ayarlamak, bakabilecekleri kadar çocuk yapmak ve bu ölçüyü asla kaçırmamak zorundadırlar.”
Malthus, bunun için halkına, nefislerine hakim olmalarını, mümkün olduğunca geç evlenmelerini, evlendiklerinde de kendilerini gemlemelerini tavsiye ediyordu. O, bu düşüncelerini ilk defa 1798 yılında yayınlamakta olduğu dergide “Nüfus Artışı ve Toplumun Geleceğine Etkisi” başlıklı yazısında açıklamıştır.
Malthus’tan sonra Francis Palace bu fikrin Fransa’da öncülüğünü yaparak, nüfus artışının mutlaka durdurulması ve bunu gerçekleştirmek için de alet ve ilaçlar kullanılması gerektiğini ileri sürüyordu.
1883 yılında Francis Palace’yi desteklemek için Amerika’da Doktor Charles Knorotton ortaya çıkmış ve Felsefenin Meyveleri isimli eserinde, gebeliğin alınacak tıbbî tedbirlerle nasıl önleneceğini ayrıntılı bir şekilde anlatmış ve doğumu kontrol altına almanın ekonomik faydalarından bahsetmiştir.
Gebeliğin önlenmesine ait fikirler, başlangıçta Batı toplumunda pek ilgi görmemiştir. Bu hususta ileri sürülen fikirler, önceleri gülünç bulunmuş ve yadırganmıştı. Fakat, XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Batı’da doğum kontrolü konusunda Yeni Malthuscü Hareket adıyla tanınan yem bir akım başladı. Birçok cemiyetler kuruldu. Bu cemiyetler her yerde klinikler açarak insanları doğum kontrolü konusunda eğitmeye başladı. Bu hareket bütün Avrupa’ya ve oradan da diğer ülkelere sıçradı. Her gün biraz daha gelişip güçlenerek zamanımıza kadar geldi.
Bu hareketin, XX. yüzyılda bu kadar ilgiyle karşılanıp süratle yayılmasının sebebi, asla Malthus’un başlangıçta ileri sürdüğü nedenlerden ötürü değildir. Bu durum, sınaî kalkınmanın, maddeci kapitalist sistemin doğurduğu tabii bir sonuçtur.
Batı’da makinenin keşfi, şirket, tröst ve kartellerin kuruluşu ve fabrikaların toplu üretime geçmesi ile köy ve kasaba halkı yerlerini terk ederek çalışmak için büyük iş merkezlerine akın etmeye başladı. Yeni birtakım sanayi şehirleri kurularak yüzbinlerce işçi belli yerlerde toplandı. Bu durum başlangıçta Batı toplumuna gözle görülür bir İktisadî refah sağlamış, fakat sonraları yüzbinlerce işçinin bu şekilde iş merkezlerinde toplanmasından büyük sosyal proplemler doğmuştur. Gittikçe zorlaşan bir hayat mücadelesi başlamış, insanlar arasında rekabet çoğalarak geçim güçleşmiş, yeni yeni ihtiyaçlar doğmuş, bunların karşılanması çabasından pahalılık artmış, dar gelirlilerin boynundaki yük her gün biraz daha ağırlaşmıştır. İnsanlar rahat bir hayat yaşamak uğrunda büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Kazananlar, kazanamayanların yükünü taşıyamaz olmuşlar. Öyle ki babalar çocuklarını besleyip büyütemez, kocalar çoluk-çocuğunun nafakasını karşılayamaz bir duruma gelmiş ve nihayet ailenin her ferdi, kendi geçimini sağlama durumunda kalıp herkes kendi derdine düşmüştür.