Çocuk Küçük Yaşlarda İyi Terbiye Edilemezse
Çocuklarda dine ve dine ait meselelere ilgi başladığında, Çocukların seviyesine uygun dini bilgiler verilmeli, inanmaya özendirilmelidir. Çocukluğunda Allah inancı yerleşmemiş ve Allah ile irtibatı öğrenememiş bir kimsenin ileride bunu sağlıklı bir şekilde başarmasını beklemek zordur. İleri yaşlarda görülen birtakım yanlış düşünce ve davranışların temelinde, erken yaşlarda sağlam bir din eğitiminin verilememesi vardır.
Ergenlik çağına gelinceye kadar çocuğa temel dini bilgiler verilmelidir. Eğer erken dönemlerde gerekli eğitim verilebilirse ergenlik döneminde bu sözler kendisine tesir eder ve önceki verilenlerin ne anlama geldiğini anlamaya başlar. Taşa yazı yazmak gibi, bu bilgiler onun kalbine sağlam bir şekilde yerleşir ve onda iz bırakır. Fakat bunun aksine, küçük yaşlarda iyi terbiye edilemezse kötü söz ve kötü davranışlara alışırsa ileri dönemlerde anlatılanları kabul etmez. Asıl mühim olan, daha ilk dönemlerde çocuğu ele alıp yaşına ve başına göre terbiyesiyle meşgul olmaktır. Çünkü onun saf bir cevher olarak yaratılan kalbi, hayrı da şerri de kabule elverişlidir.
Çocuk büyüyene kadar dini meselelerle hiç ilgilenmeden, dine ait bilgilerden uzak yaşarsa onun ruhuna Allah sevgisi yerine Allah’a karşı saygısızlık duygusu farkına varmadan yerleşmeye başlayacaktır. Belirli bir yaşa geldiğinde çocuk, Allah’a karşı yabancılık duymaya başlayabilir. Çocuk bir kere böyle bir duruma düştükten sonra, bu duygulan onun ruhundan söküp atmak ve yerine Allah sevgisini yerleştirmek kolay olmaz. Hatta bazen çocuk hayatının sonuna kadar, dine ve Allah’a yabancı kalmakta devam edebilir.
… Çocukken annem bize yavrusu olan bir keçi almıştı. Dışarıda ki kömürlüğümüze koymuştuk. Apartmanımızdaki 13 çocuğun en büyük eğlencesiydi. Evden kabuklu fındık, bisküvi ne varsa gizlice taşıyıp yedirirdik. Elimizi havaya kaldırıp, uzanması için önayaklarını omzumuza koymasından çok hoşlanırdık. Gündüz annem onları tren yolunun kenarında ki otluğa bağlar, balkondan kollardı. O gün evimizde sohbet vardı. Annem erkenden sağıp onları yerine bağladı. Biz de oyuna dalmıştık. Sohbet bitimine doğru, çocuklar koşarak geldi ve bir adamın keçilerimizi götürdüğünü söylediler. Beraber anneme koştuk. Aşağıya inerek etrafı aradık ama yoktu. Annem hem telaş ve hem sitemle sesli bir şekilde – Allah ’ım! Ben sohbet var diye keçilerimi bağladım ve sana teslim ettim. Keçilerimi istiyorum… diyerek şaşkın bakışlarımızın arasında eve çıktı. Aradan çok geçmeden adamı elinde keçilerle gelip, aynı yere bağlayıp gittiğini gördük. Ve o gün bir mahalle çocuk, annemden Allah’a iman ve tevekkülü öğrenmiş olduk.
Tabii burada şunu da belirtmek gerekir; çocuklar küçük yaşlarda bizim imana dair öğreteceğimiz bazı konulan tam olarak anlamayabilir. Çocuğun anlamakta zorluk çektiği konular genelde mücerret konulardır. Çocuk mücerret kavranılan tam olarak 11-12 yaşlarında anlamaya başlar. Bu dönemde çocuğun zihin gelişimini tamamlayamamış olması, mücerret konuların hiç anlatılmayacağı sonucuna götürmemelidir. Bu konular mutlaka erken yaşlarda anlatılmalıdır. Burada yapılması gereken uygun yöntemlerin kullanılması ve muhtevanın çocuğun seviyesine göre ayarlanmasıdır. Fakat kesinlikle bu tür endişelerden dolayı erken yaşlarda din eğitimi ihmal edilmemelidir. Çünkü 0-7 yaş çocuğun şuuraltı beslenme dönemidir. Bu yaşlarda çocuğun şuuraltı iyi beslenmelidir. Şuuraltındaki bu birikim, ileri yıllarda çocuğun kullanacağı ve değerlendireceği önemli bir malzeme olacaktır. Çocuk etrafındaki olaylara ve tabiata bu zaviyeden bakacak, her şeyi bu doğrultuda değerlendirecek ve hayatına yön verecektir. Şuur altındaki birikimle sonradan öğrendiği bilgileri sentez edecek ve sağlıklı sonuçlara ulaşacaktır. Dolayısıyla çocuğun şuuraltı beslenmesinin müspet yönde olması için gayret göstermeli, günahların ve negatif görüntülerin şuuraltında yer etmemesi için çalışılmalıdır.
Çocukların Allah, Peygamber, cami, oruç ve namaz ile ilgili olumlu duygulara sahip olması sağlandığında, çocuklar gelecekte bu değerler ve kavramlarla daha barışık olabilecektir. Din eğitiminin ana noktası zorla bilgi yüklemek olursa, çocuk yeteri kadar olumlu duygu biriktiremezse, gelecekte dini değerleri “bilen ama sevmeyen” birisi olabilir. Olumlu duygu biriktirmek, ancak güzel anılarla olabilir. Çocuklar camideyken, oruç tutarken, namaz kılarken, yeterince güzel anı biriktirirse hayatlarının ileri aşamalarında dini kavram ve değerlerle barışık olurlar. Olumlu duygulara sahip olan çocuk, edindiği bu duygulan büyüdüğünde dini bilgiler ile süsleyebilir. Bu nedenle öncelik çocuğun olumlu duygu biriktirmesidir.
… Eskiden her Pazar Efendi hazretlerinin Fatih ’te sabah namazını müteakiben sohbetleri olurdu. Ailece gece arabaya dolarak, babamdan Kur’an-ı Kerim, annemden salavat ve dualar dinleyerek, yan uykulu, hızlı giden arabada, gece lambalarının camlara vuran ışığını seyrederek giderdik. Sohbet sonrası camiden, huzur ve aşk dolu, çehreleri tebessümlü çıkan kalabalık insanları izler, muhabbet dolu kahvaltıdan sonra türbe ziyaretleri yapardık. Annemin âlim-kâmil olmamız için oralarda yaptığı sohbet ve gözü yaşlı dualarına, babamın sessiz ama canı gönülden dediği âminleri dinlerdik. O zaman küçüktüm, camiler türbeler medreseler bana çoook büyük gelirdi. Büyüdüm, ebatlarını asla olduğu gibi göremiyorum. Çünkü küçük gönlüme giren suretleri gönlümle büyümüş, gönlümün la-mekan olmasıyla, ulaşılamaz olmuştu.
Küçük yaşlarda çocuğa dini bilgiler onun seviyesine ve anlayışına uygun olarak verilmelidir. Allah Rasûlü; “İnsanlarla akıllan nispetinde konuşun” buyurmaktadır. Çocuğun zihin gelişimi ne düzeyde ise ona o şekilde eğitim verilmelidir. Mücerret konulan anlamakta zorlanan çocuklara bu konular, pratik hayata indirgenerek, müşahhas örneklerle ve hikayelerle anlatıldığı takdirde daha kolay anlaşılacaktır.