Çocuk Küçük Yaşlarda İyi Terbiye Edilemezse

By | 18 Nisan 2015

Çocuk Küçük Yaşlarda İyi Terbiye EdilemezseÇocuk Küçük Yaşlarda İyi Terbiye Edilemezse

Çocuklarda dine ve dine ait meselelere ilgi başladığında, Çocukların seviyesine uygun dini bilgiler verilmeli, inanmaya özendirilmelidir. Çocukluğunda Allah inancı yerleşmemiş ve Al­lah ile irtibatı öğrenememiş bir kimsenin ileride bunu sağlıklı bir şekilde başarmasını beklemek zordur. İleri yaşlarda görülen bir­takım yanlış düşünce ve davranışların temelinde, erken yaşlar­da sağlam bir din eğitiminin verilememesi vardır.

Ergenlik çağına gelinceye kadar çocuğa temel dini bilgiler verilmelidir. Eğer erken dönemlerde gerekli eğitim verilebilir­se ergenlik döneminde bu sözler kendisine tesir eder ve önce­ki verilenlerin ne anlama geldiğini anlamaya başlar. Taşa yazı yazmak gibi, bu bilgiler onun kalbine sağlam bir şekilde yerle­şir ve onda iz bırakır. Fakat bunun aksine, küçük yaşlarda iyi terbiye edilemezse kötü söz ve kötü davranışlara alışırsa ileri dönemlerde anlatılanları kabul etmez. Asıl mühim olan, daha ilk dönemlerde çocuğu ele alıp yaşına ve başına göre terbiye­siyle meşgul olmaktır. Çünkü onun saf bir cevher olarak yara­tılan kalbi, hayrı da şerri de kabule elverişlidir.

Çocuk büyüyene kadar dini meselelerle hiç ilgilenmeden, dine ait bilgilerden uzak yaşarsa onun ruhuna Allah sevgisi ye­rine Allah’a karşı saygısızlık duygusu farkına varmadan yerleş­meye başlayacaktır. Belirli bir yaşa geldiğinde çocuk, Allah’a karşı yabancılık duymaya başlayabilir. Çocuk bir kere böyle bir duruma düştükten sonra, bu duygulan onun ruhundan söküp atmak ve yerine Allah sevgisini yerleştirmek kolay olmaz. Hat­ta bazen çocuk hayatının sonuna kadar, dine ve Allah’a yaban­cı kalmakta devam edebilir.

… Çocukken annem bize yavrusu olan bir keçi almıştı. Dı­şarıda ki kömürlüğümüze koymuştuk. Apartmanımızdaki 13 çocuğun en büyük eğlencesiydi. Evden kabuklu fındık, bisküvi ne varsa gizlice taşıyıp yedirirdik. Elimizi hava­ya kaldırıp, uzanması için önayaklarını omzumuza koy­masından çok hoşlanırdık. Gündüz annem onları tren yolunun kenarında ki otluğa bağlar, balkondan kollardı. O gün evimizde sohbet vardı. Annem erkenden sağıp onla­rı yerine bağladı. Biz de oyuna dalmıştık. Sohbet bitimine doğru, çocuklar koşarak geldi ve bir adamın keçilerimizi götürdüğünü söylediler. Beraber anneme koştuk. Aşağıya inerek etrafı aradık ama yoktu. Annem hem telaş ve hem sitemle sesli bir şekilde – Allah ’ım! Ben sohbet var diye keçilerimi bağladım ve sana teslim ettim. Keçilerimi istiyorum… diyerek şaşkın bakış­larımızın arasında eve çıktı. Aradan çok geçmeden ada­mı elinde keçilerle gelip, aynı yere bağlayıp gittiğini gör­dük. Ve o gün bir mahalle çocuk, annemden Allah’a iman ve tevekkülü öğrenmiş olduk.

Tabii burada şunu da belirtmek gerekir; çocuklar küçük yaş­larda bizim imana dair öğreteceğimiz bazı konulan tam olarak anlamayabilir. Çocuğun anlamakta zorluk çektiği konular ge­nelde mücerret konulardır. Çocuk mücerret kavranılan tam olarak 11-12 yaşlarında anlamaya başlar. Bu dönemde çocuğun zi­hin gelişimini tamamlayamamış olması, mücerret konuların hiç anlatılmayacağı sonucuna götürmemelidir. Bu konular mutla­ka erken yaşlarda anlatılmalıdır. Burada yapılması gereken uy­gun yöntemlerin kullanılması ve muhtevanın çocuğun seviye­sine göre ayarlanmasıdır. Fakat kesinlikle bu tür endişelerden dolayı erken yaşlarda din eğitimi ihmal edilmemelidir. Çünkü 0-7 yaş çocuğun şuuraltı beslenme dönemidir. Bu yaşlarda çocuğun şuuraltı iyi beslenmelidir. Şuuraltındaki bu birikim, ileri yıllarda çocuğun kullanacağı ve değerlendireceği önemli bir mal­zeme olacaktır. Çocuk etrafındaki olaylara ve tabiata bu zaviye­den bakacak, her şeyi bu doğrultuda değerlendirecek ve haya­tına yön verecektir. Şuur altındaki birikimle sonradan öğrendi­ği bilgileri sentez edecek ve sağlıklı sonuçlara ulaşacaktır. Do­layısıyla çocuğun şuuraltı beslenmesinin müspet yönde olması için gayret göstermeli, günahların ve negatif görüntülerin şuu­raltında yer etmemesi için çalışılmalıdır.

Çocukların Allah, Peygamber, cami, oruç ve namaz ile ilgi­li olumlu duygulara sahip olması sağlandığında, çocuklar gele­cekte bu değerler ve kavramlarla daha barışık olabilecektir. Din eğitiminin ana noktası zorla bilgi yüklemek olursa, çocuk ye­teri kadar olumlu duygu biriktiremezse, gelecekte dini değerleri “bilen ama sevmeyen” birisi olabilir. Olumlu duygu biriktirmek, ancak güzel anılarla olabilir. Çocuklar camideyken, oruç tutar­ken, namaz kılarken, yeterince güzel anı biriktirirse hayatlarının ileri aşamalarında dini kavram ve değerlerle barışık olurlar. Olumlu duygulara sahip olan çocuk, edindiği bu duygulan bü­yüdüğünde dini bilgiler ile süsleyebilir. Bu nedenle öncelik ço­cuğun olumlu duygu biriktirmesidir.

… Eskiden her Pazar Efendi hazretlerinin Fatih ’te sabah namazını müteakiben sohbetleri olurdu. Ailece gece ara­baya dolarak, babamdan Kur’an-ı Kerim, annemden salavat ve dualar dinleyerek, yan uykulu, hızlı giden arabada, gece lambalarının camlara vuran ışığını seyrederek gider­dik. Sohbet sonrası camiden, huzur ve aşk dolu, çehreleri tebessümlü çıkan kalabalık insanları izler, muhabbet do­lu kahvaltıdan sonra türbe ziyaretleri yapardık. Annemin âlim-kâmil olmamız için oralarda yaptığı sohbet ve gözü yaşlı dualarına, babamın sessiz ama canı gönülden dedi­ği âminleri dinlerdik. O zaman küçüktüm, camiler türbe­ler medreseler bana çoook büyük gelirdi. Büyüdüm, ebatlarını asla olduğu gibi göremiyorum. Çünkü küçük gönlü­me giren suretleri gönlümle büyümüş, gönlümün la-mekan olmasıyla, ulaşılamaz olmuştu.

Küçük yaşlarda çocuğa dini bilgiler onun seviyesine ve an­layışına uygun olarak verilmelidir. Allah Rasûlü; “İnsanlarla akıllan nispetinde konuşun” buyurmaktadır. Çocuğun zihin gelişimi ne düzeyde ise ona o şekilde eğitim verilmelidir. Mü­cerret konulan anlamakta zorlanan çocuklara bu konular, pra­tik hayata indirgenerek, müşahhas örneklerle ve hikayelerle an­latıldığı takdirde daha kolay anlaşılacaktır.