Çocuğunuza Konuşma Adabını Öğretin

By | 14 Nisan 2015

cocugunuza-konusma-adabini-ogretin    Birisi konuşurken araya girmek, sorular sormak, sabırsızlık göstermek, itiraz etmek sözü kesmeyle ilgili bir davranış yanlışıdır. Birini dinlerken anlaşılmayan hususlar olabilir.
Bunlar, kişinin sözünü tamamlaması beklendikten sonra uygun bir dille torulmalıdır. İnsanları dinlemek, bir sanat ve beceridir. Bazıları, Allah’ın kendisine, tek dil ve konuştuklarından daha fazlasını dinlemesi için iki kulak verdiğini unuturlar. Sanırım, güçleri yetse, öyleleri dengeyi bozup kentlilerine bir kulak, konuşmaya aşırı düşkünlüklerinden dolayı iki dil ayıracaklar.
Konuşmada ileri seviyede olsanız bile, kendinizi, başkalarının konuşmalarını dinlemeye alıştırın; acele etmeyin.
Rasûlullah’ın (s.a.s.) Peygamberliğinin başlangıcında, Müslümanların sayısı azdı. İnkarcılar onu yalanlıyorlar, insanlar ondan hoşlanmıyorlardı. Dıııın, kâhin ve yalancı olduğuna dair dedikodular çıkarıyorlardı. Onun deli veya büyücü olduğunu da söylüyorlardı.
Bir gün, Mekke’ye Dımâd adlı birisi geldi. O, tıpla ilgili bilgilere sahip bilge bir kişiydi. Delirenleri ve büyü yapılanları tedavi ediyordu. Halkın arasına girdiğinde, aklı ermeyen inkarcıların, Rasûlullah (s.a.s.) hakkında: “Deli geldi” ve “Deliyi gördük” dediklerini duydu. Dımad: “Bu adam nerde? Belki Allah, benim vasıtamla ona şifa verir” dedi. Halk ona, Rasûlullah’ı (s.a.s.) gösterdi.
Dımâd, Rasûlullah’la karşılaştığında yüzüne dikkatle bakınca, onun parlak ve güzel bir yüze sahip olduğunu gördü. Fakat Dımâd, onun için getirdiği şeyleri belirtti ve: “Muhammedi Ben aklını yitirenleri okuyarak tedavi ediyorum. Allah, benim vasıtamla dilediğine şifa verir. Haydi, seni de tedavi edeyim” dedi. Tedavisinden ve uyguladığı tedavinin etkilerinden bahsetmeye başladı. Peygamber (s.a.s.) dikkatle onu dinliyor, o da konuşuyordu.
Peygamber (s.a.s.) dikkatle dinliyordu. Neyi dinlediğini biliyor musunuz? Kendisini, delilik hastalığından tedavi etmeye gelen bir inkârcının sözünü dinliyordu. O ne kadar anlayışlıydı!
Nihayet Dımâd sözünü bitirdi.
Peygamber (s.a.s.) tam bir sükûnetle: “Hamd, Allah’a mahsustur. Oıı.ı hamdeder, ondan yardım isteriz. Allah, kimi doğruya ulaştırmışsa, onu kimse yoldan çıkaramaz. Kimi saptırmışsa, onu da doğruya iletecek yoktur. Tek olan, ortağı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur” dedi.
Dımâd sarsılıp: “Bu söylediğin sözleri bana tekrarlasana” dedi. Pey gamber (s.a.s.) söylediklerini ona tekrar etti.
Bunun üzerine Dımâd: “Vallahi, ben kâhinlerin, büyücülerin ve şairlerin sözlerini duydum, ama senin bu söylediklerinin benzerini duymadım. Ver elini, sana Müslüman olarak biat edeyim” dedi. Peygamber (s.a.s.) elini uzattı. Dımâd, kalbinden inkâr elbisesini çıkarmaya ve: “Eşhedii en lâ ilâh« illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdiihü ve Rasûluhü” demeye başladı. Peygamber (s.a.s.) onun kavminin nezdinde bir şerefe sahip oldu ğunu anlamıştı. Ona: “Kabilen adına da mı biat ediyorsun?” dedi. Dımâd: “Evet, kabilem adına da biat ediyorum” dedi. Daha sonra Dımâd, doğruya iletmek ve İslâm’a davet etmek üzere, kavminin yanma gitti.
Öyleyse, iyi bir dinleyici olman için, sus! Başını peş peşe salla, ara sıra yüzünü asarak, bazen kaşlarım çatarak, yüz ifadelerinle tepki göster! Gülümse! Şaşırarak dudaklarını kımıldat! İster küçük, ister büyük olsun, seninle konuşan kimsede, bu yaptığının etkisine bak! Kesinlikle, onun bakışını sana yoğunlaştırdığını ve kalbiyle sana yöneldiğini göreceksin.
Söylemek ve dinlemek, insanlarla iki irtibat yoludur. Başka bir tabirle; iki büyük İlahî nimet olan söyleme ve dinleme kudretinin, İnsanî irtibatların meydana gelmesinde önemli payları vardır. Sağlam ve faydalı irtibatlar için, doğru bir yol olan dil ve kulağa çok muhtacız.