Cihadın Sünnetleri
CİHADI TERK EDENLERİN İLERİ SÜRDÜKLERİ MAZERETLER
Ey kendisine farz kılınan cihattan yüz çeviren kimse, Allaha yemin olsun ki, murada nail olmakla mesut olmaktan mahrum oldun. Savaştan kaçmanın, kahramanların savaşlarında bulunmayışın, Allah yolunda mal ve can ile cimri davranmanın sebebini keşke bilseydin!
Bunun sebebi; uzun yaşama arzusu, ecelin saldırma korkusu, mal ve ehlinden, çoluk çocuk ve hizmetçiden, kardeşten, yakından, kerim olan bir dosttan, sıcak bir arkadaştan salih amelleri çoğaltma arzusundan, güzelliği ve çekiciliği olan bir zevcenin sevgisinden, konu komşudan, yüksek mevkilerden, ihtişamlı köşklerden, huzurlu bir gölgeden, şık giyimden veya afiyetli bir yiyecekten başka bir şey midir? Seni cihaddan alıkoyan bunlardan başka bir şey değildir.
Ey benim kardeşim, bunlar senden sudur edecek güzel şeyler değildir. Allah’ın azze ve celle şu sözünü duymuyor musun?
“Ey iman edenler, ne oldu ki size Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman yerinizde ağırlaşıp kaldınız. Ahiretten cayıp dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine göre bu dünya hayatının yararı pek azdır.”
(Tevbe 81)
Sana sunulan apaçık burhanları dinle! Ki bilesin, seni cihattan alıkoyan sadece mahrumiyet, gecikmende ki sebep de sadece nefis ve şeytandır. Senin uzun yaşama umuduna, ecelin hucum etmesinden korkman, gelmesi kesin olan ölümden kaçman, yürünmesi gerekli olan yolda yürümekten korkmana gelince, Allah a yemin olsun ki cihad öne geçenlerin ömrünü kısaltmayacağı gibi, cihattan geri kalmakta geri kalanların ömrünü arttırmaz.
Allahu Teala buyuruyor ki:
“Müminlerden özür olmaksızın oturanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği vaad edmiştir. Ancak Allah cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Onlara kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet vermiştir. Allah bağışlayan, esirgeyendir.” (Nisa 95-96)
“…Bununla beraber o kafir ve müşrikler sizinle, nasıl topyekün savaşıyorlarsa, siz de Allah’tan başkalarına ilahlıkyakıştıranlarla öylece topyekün savaşın; ve bilin ki, Allah, kötülükten sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe 36)
“Ey inananlar! Gerçi hoşunuza gitmez, ama savaş size farz kılındı. Bazen sevmediğiniz, hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda iyi olabilir ve yine hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Allah bilir, ama siz bilmezsiniz bu gerçekleri.” (Bakara 216)
“Sizin için savaş kolay da olsa, zor da olsa, gerek hafif gerek ağır olarak hangi halde bulunursanız bulunun, hep birlikte savaşa çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz, yürekten çaba gösteriniz, eğer bilirseniz bu sizin kendi iyiliğiniz içindir.” (Tevbe 41)
“Bilesiniz ki Allah, karşılığında cenneti kendilerine vererek, kendi yolunda savaşan, öldüren ve öldürülen mü’minlerden, canlarını ve mallarını satın almıştır. Bu O’nun yerine getirilmesini Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da bizzat güvence altına aldığı gerçek bir vaattir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yaptığınız alım satımdan dolayı, müjdelenip sevinin, çünkü en büyük kazanç, kurtuluş ve bahtiyarlık budur.” (Tevbe 111)
“Ey iman edenler! Sizi hem bu dünyada, hem de öteki dünyada şiddetli bir azaptan koruyup kurtaracak bir alışveriş göstereyim mi size. Allah’a ve peygamberine inanır, Allah yolunda malınız ve canınızla gayret gösterirsiniz. Bu sizin için en iyi olan harekettir, keşke bilseydiniz. Eğer böyle yaparsanız Allah, günahlarınızı bağışlayacak ve sizi öteki dünyada, altından ırmaklar akan bahçelere ve bu sonsuz mutluluk bahçelerindeki, güzel köşklere sokacaktır. İşte bu büyük bir kurtuluştur. Allah size seveceğiniz bir iyilik daha verecektir ki, o da düşmanlarınıza karşı her zaman yardım etmesi ve yakın bir zamanda nasip olacak ülkelerin fethidir ki, Ey Muhammed mü’minlere bu fethi ve yardımı şimdiden müjdele.” (Saff 10-13)
Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e, “Hangi amel daha faziletlidir?” diye soruldu. “Allah’a ve Rasûlü’ne inanmak” buyurdular. “Sonra hangisi?” sorusuna, “Allah yolunda cihad etmek” buyurdu, “Daha sonra hangisi?” denilince, “Allah katında kusursuz yapılarak makbul olan haçtır.” buyurdular. (Buhari, İman 18; Müslim, İman 135)
Enes -Allah ondan razı olsun-‘dan bize bildirildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Allah yolunda yapılan bir sabah ve akşam yürüyüşü şüphesiz dünyadan ve dünyadaki varlıklardan daha hayırlıdır.” (Buhari, Cihad 5; Müslim, İmara 112)
Ebu Said el-Hudri -Allah ondan razı olsun-’den rivayet edildiğine göre bir adam Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek insanların hangisi daha üstündür?” diye sordu. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Allah yolunda canıyla ve malıyla cihad eden mümindir” buyurdu. “Sonra kimdir?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dağ aralarına çekilip Allah’a ibadet eden ve insanları şerrinden uzak tutan kimsedir” buyurdular. (Buhari, Cihad 2; Müslim, İmara 172)
Sehl ibni Sa’d -Allah ondan razı olsun-’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdular:
“Allah yolunda, Allah’ın rızasını kazanmak için sınırda bir gece nöbet beklemek dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennette işgal ettiği yer, dünyadan ve dünyadaki bütün eşyalardan daha hayırlıdır. Bir kulun Allah yolunda savaşta akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de, dünyadan ve dünya üzerindeki tüm şeylerden daha hayırlıdır.” (Buhari, Cihad 6; Müslim, İmara 113)
Selman -Allah ondan razı olsun- Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i şöyle buyururken işittim demiştir:
“Bir gün bir gece sınır boyunda nöbet tutmak; gündüzü oruçla gecesi ibadetle geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet bu kişi nöbet esnasında vefat ederse, yapmakta olduğu amelin sevabı kıyamete kadar devam eder. Şehidler gibi cennette rızıklandırılması da devam eder. Her türlü fitneden bilhassa kabirdeki sorgu meleklerinden de güven içinde olur.” (Müslim, İmara 163)
Fedale ibni Ubeyd -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Her ölenin amel defteri kapanır yalnız Allah rızası için, İslam memleketinin sınırlarında nöbet tutanların defteri kapanmaz. Yaptığı işlerin sevabı kıyamet gününe kadar artarak devam eder, kabir fitnesinden de güvenlik içerisinde olur.” (Ebu Davud, Cihad, 15; Tirmizi, Fedailu’l-Cihad, 2)
“Kim Allah yolunda savaşırken öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.” (Nisa 74)
İbn Mesud’dan -Allah ondan razı olsun- şöyle rivayet edilmişir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme;
En efdal amel hangisidir? Diye sordum: Dedi ki: “Vaktinde kılınan namazdır.” Dedim ki: “Ondan sonra nedir?” Buyurdu ki: “Anaya, babaya iyiliktir.” Ben: “Bundan sonra hangisidir?” Diye sordum O: “Allah yolunda cihaddır.” Dedi. (Müslim, İman 36: Tirmizi, Salat 127)
Maiz’den -Allah ondan razı olsun- rivayet edilmiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e: “En hayırlı amel hangisidir?” diye soruldu.
“Yalnız Allah ‘a iman etmek, sonra cihad ondan sonra da makbul hacdır. Bunun diğer amellere üstünlüğü, doğu ile batı arası kadardır” buyurdu. (İsabe 3/438)
Muaz bin Cebel’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyururken dinlemiştir;
“Kim Allah yolunda bir dişi devenin iki sağımlığı arasındaki kısacık bir süre kadar dahi çarpışırsa onun için cennet vacip olur. İçinden samimi olarak Allah’tan (yolunda) öldürülmeyi dileyipte sonra ölen ya da öldürülen bir kimseye hiç şüphesiz şehit ecri verilir.” (Ebu Davud 21: Tirmizi 183)
Sehl bin Huneyf den -Allah ondan razı olsun- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;” Yüce Allah’dan samimiyetle şehit olmayı dileyen kimseyi Allah yatağı üzerinde ölse dahi şehitler mertebesine ulaştırır.” (Müslim 3/1517)
Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Bir kimse Allah’a inanır, peygamberlerini tasdik eder ve sadece Allah yolunda cihad ederse Allah o kimseyi şehid olursa cennete koymak, gazi olursa manevi mükafata ve dünyalık ganimete kavuşmak olarak evine döndürmeye kefil olmuştur. Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda açılan bir yara kıyamet gününde açıldığı şekliyle gelir. Rengi kan rengi, kokusu misk kokusudur. Yine Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki eğer müslümanlara zor gelmeseydi Allah yolunda cihada çıkan birliklerden hiçbir zaman ayrılıp geri kalmazdım. Fakat maddi güç bulamıyorum ki, onların hepsini savaşa göndereyim. Onlar da zaten bu imkandan mahrumlar. Benden
ayrı kalıp geride kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra savaş edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar savaş edip yine öldürülmeyi çok arzu ederdim.” (Müslim, İmara, 103)
Yine Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Allah yolunda yara alan herhangi bir kimse kıyamet gününde yarasından kanlar aktığı halde gelir. Rengi kan rengi kokusu ise misk kokusudur.” (Buhari, Cihad 10. Müslim, İmara 105)
Muaz -Allah ondan razı olsun-‘dan bize bildirildiğine göre Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Allah yolunda müslümanlardan bir kişi bir deve sağılacak kadar bir süre cihad ederse cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir sıkıntıya düşen kimse kıyamet gününde yaralandığı an gibi kanlar içinde Allah’ın huzuruna gelir, kanının rengi za’feran gibi kıpkırmızı, kokusu da misk kokusu gibidir.” (Ebu Davud, Cihad 40; Tirmizi, Fezailu’l-Cihad 21)
Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-‘den şöyle bildirilmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e “Allah yolunda cihada denk (cihad sevabını alacak) hangi iş vardır?” diye soruldu.
“Ona denk ibadeti yapmaya güç yetiremezsiniz” buyurdu. Ashab aynı soruyu iki-üç defa tekrarladılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem her defasında, “Ona denk ibadete güç yetiremezsiniz” cevabını tekrarlayarak şöyle buyurdu:
“Allah yolunda cihad eden kimsenin benzeri gündüzleri oruç tutan, gecelerini namaz kılıp Kur’an okumakla geçiren ve Allah’ın ayetlerine gereği biçimde itaat eden ve Allah yolundaki mücahid dönünceye kadar ne namazdan ne de oruçtan usanmadan ara vermeyip devam eden kimse gibidir.” (Müslim, İmara 118)
hakkında inmiş olduğu kanaatindeyiz” dedi.
“Mü’minler içinde öyle kimseler vardır ki Allah’a karşı verdikleri sözde durdular, onlardan kimi verdiği sözü yerine getirerek çarpışıp şehid düştü, kimi de sırasını bekliyor. Onlar hiçbir şekilde verdikleri sözden caymadılar.”
(Ahzab 23) (Buhari, Cihad 12; Müslim, İmare 148)
Ebu Musa -Allah ondan razı olsun-’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına bir bedevi geldi ve: “Ya Rasulallah! Adam var ki ganimet için savaşır, bir başkası şöhret kazanmak için savaşır, kimi de cesaretini göstermek için savaşır.”
Başka bir rivayete göre: Kahramanlık taslamak için veya ırkının üstünlüğünü göstermek için savaşıyor.
Diğer bir rivayette: Kızgınlığı ve kini dolayısıyla savaşıyor. Bunların hangisi Allah yolunda savaşmış olur?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem:
Kim Allah m sözü ve dini üstün olsun diye savaşırsa sadece o Allah yolunda savaşmış olur!” buyurdular. (Buhari, Cihad 15; Müslim, İmara 149)
KADINLARIN CİHADI
Hz. Aişe’den -Allah ondan razı olsunder ki:
“Ey Allah’ın Rasulu görüyoruz ki cihad amellerin en efdalidir. Cihad etmeyelim mi? Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem de: “Sizin için en efdal cihad makbul hacdır,” buyurdu. (Buhari, Hac 34, Cihad 1, Caza’is-Sayd 26)
İbn Asakir’den -Allah ondan razı olsun- bir rivayetinde: Hz. Aişe’den -Allah ondan rası olsun- bir kadın şöyle dedi:
Ey Allah’ın Rasulü, ben Kur’an’da cihaddan daha hayırlı bir amel göremiyorum. Bizler seninle beraber çıkıp cihad etmeyelim mi? Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem:
“Hayır” dedi. “Sizin için en hayırlı cihad makbul hacdır.” (Buhari, Cihad 1)