Boşamaya İzin Verilmesinin Hikmeti Nedir?

By | 24 Nisan 2015

bosamaya-izin-verilmesinin-hikmeti-nedir    İslâm’ın, evliliğin ömür boyu devam etmesini istediğine hiç kuşku yoktur Bundan dolayıdır ki geçici evlilik akitlerini (mut’a nikâhını) batıl saymıştır. Evet, evlilikte aslolan, evliliğin devamıdır, bunun için de Allah Teala (cc) birçok hüküm ve adap koymuştur. Bunlar evlilik bağını güçlendirip evliliğin devamlı olmasına zemin hazırlar. Fakat bazen kadın veya erkek tarafından, bazen de her ikisi tarafından bu hüküm ve edeplere riayet edilmez ve bu yüzden de karı-koca arasındaki sevgi ve saygı nefrete dönüşür. Zamanla da bu nefret artarak ıslahı imkânsız hale gelir, böylece eşlerin birlikte yaşamaları mümkün olmaz. Böyle bir durumda karı-koca arasını ayıracak meşru bir hüküm ve çare bulunmalıdır ki onları azap içinde yaşamaktan kurtarsın ve hakları heder olmasın. Sık sık şahit olduğumuz gibi, ideal ile gerçek, istenen ile gerçekleşen arasında çoğu zaman farklılıklar görülmekte, bazı durum ve şartlarda evlilik, çekilmez bir yük, katlanılmaz bir beraberlik halini almaktadır. Buna rağmen “Evlilik devam etsin, Allah (cc)’m birleştirdiğini kimse ayıramaz” demek, insanın yapısı, maddî ve manevî ihtiyaçları ile bağdaşmayan boş bir temenni olmaktan öteye gidemez.

İslâm, bunun yerine, evliliğin devamı için tarafları, azami gayret göstermeye teşvik etmiş, boşamayı Allah (cc)’ın sevmediğini ifade ederek sevimsizleştirmiş; fakat gerektiğinde, zaruret haline geldiğinde bu yolu da açık tutmuştur. Çünkü zorla güzellik olmamakta, baskı ile sevgi ve bağlılık doğmamaktadır. Kâğıt üzerinde evli kalıp gönül ve beden olarak ayrı yaşamayı ise -ahlâkî, sosyal ve ailevî mahzurlarından ötürü- İslâm tasvip etmemiştir.

Bu açıklamalardan, İslâm şeriatının düzenlediği şekildeki bir talâk’ın, İslâm şeriatının bir meziyeti olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bu, İslâm şeriatının insan fıtratına ve hayatın tabii ihtiyaçlarına ne kadar uygun olduğunun da delilidir. Bu hakikat, boşanmayı haram sayan milletlerin içine düştüğü zorlukları gördüğümüzde daha iyi anlaşılır. Boşanmayı haram sayan milletler, evliliği müebbet hapis haline getirerek eşler istemedikleri, birbirlerinden nefret ettikleri halde onları birlikte yaşamaya mecbur etmişlerdir. Bu milletler, boşanmayı yasak etmenin, eşleri istemedikleri halde birlikte yaşamaya zorlamanın topluma ve eşlere ne kadar zararlı olduğunu, eşleri bu şekilde bir arada tutmanın zaten mümkün olmadığını artık fark etmektedirler.

İslâm şeriatı, eşler arasında sürekli bir sevgi ve saygının olmasına özen göstermiştir. Bunu sağlamak için, sadece eşlerin vücutlarını birbirine bağlamakla ye-tinmez. Bunu, eşler arasındaki sevgi ve saygıyı artıran hükümlerle, onlar arasında nefret ve ihtilâfa sebep olacak şeyleri ortadan kaldırmakla sağlar. Eşler arasında sevgi ve saygı bağını güçlendiren, evlilik bağının sürekliliğini temin eden en büyük sebep, eşlerin İslâm’ın hükümlerinin doğruluğuna inanmaları ve şeriatın kendilerine yüklediği vazifeleri yerine getirmeleridir. Bu bakımdan, eşlerden biri, Allah (cc)’ın ,evlilik hayatının idamesi ve eşler arasındaki sevgi ve saygının aksamaması için koyduğu kural ve hükümlerde gevşeklik gösterirse, felâket baş göstermeye başlar.

Bu söylediklerimizin delili, İslâm’ın kural ve hükümlerine riayet eden ailelerde boşanmanın hemen hemen görülmemesidir. İslâm’dan uzak olan ailelerde ise boşanmanın fazla olmasıdır.