Binöral Aktivite Ne Demek ?
İnsan kulağı 20 Hz ila 20000 Hz arasındaki sesleri duyabilir. Kulaklar arasında mesafe olduğu için sesler beyin tarafından farklı fazlar halinde algılanır. Sesin kulaklara çok kısa zaman farkıyla gelişini hesaplayan beyin ses kaynağının yerini tesbit eder.
0-20 (30) Hz arası sesler ise kulaklar tarafından işitilmez, fakat beyin tarafından algılanabilir, “işitilebilir”. Beyin, Beta, Alfa, Teta ve Delta olarak adlandırılan 4 farklı frekansta çalışır. Bu frekanslar, kulaklar tarafından işitilen frekans bandı dışındadır.
Beta
13-20 (30) Hz. Bu dalga boyunda beyin normal bilinç halindedir. 13- 16 Hz dalga boyunda beyin bilgiler arası bağlantı kurar, analiz yapar ve yeni fikirler üretir. 16-20 Hz dalga boyundu sınavlarda, yarışmalarda, sunumlarda veya dikkat gereken herhangi bir durumda dikkat ve konsantrasyon sağlar.
Herhangi bir aktivite ve dikkat halinde beyinde Beta dalga boyunda frekanslar gözlenir.
Çoğu insan için, Beta dalgaları diğerlerinden daha baskındır.
Yüksek dalgalar (20-30 Hz. beta dalgaları) endişe, stres, korku ve benzeri negatif duygular ve düşünceler sırasında ortaya çıkmaktadır. Beyin uzun süre yüksek dalgalarda çalıştığı zaman davranış bozuklukları, bağımlılıklar, psikolojik ve ruhsal problemler, kronik hastalıklar yaşanır.
Alfa
8-13 Hz. Bu dalga boyu, gözleri kapatarak dinlenme moduna geçildiğinde devreye girer. Beyin, rahatlatıcı kimyasallar salgılar. Bu esnada rahatlama hissi, ortamdan soyutlanma, problem çözme ve görselleme, hafif trans, olumlu düşünce aktiviteleri gözlenir. Yüksek ucunda (8-10 Hz.) olağanüstü öğrenme hali yaşanır. Uykuya dalarken ya da uyanırken kalbe ilham gelir. Derin alfa düzeyi, iç huzuru, hoşnutluk ve dinginlik getirir. Hipnoz bu dalga boyunda gerçekleşir. Geleneksel meditasyon ve huşu halinin en temel beyin dalgasıdır. Bu sırada dış dünyadan soyutlanarak içe döner, gevşer ve rahatlar.
Bu dalga boyunda kronik hastalıklar görülmez, geçici hastalıklar yaşanabilir. Müminlerin beyni genellikle Alfa dalgaları yayar.
Teta
4-8 Hz. Uykuya geçiş halinde beyinden yayılan bu dalga düzeyi, DNA ve genler seviyesinde şifa, Hz. Adem’den (a.s.) bugüne kadar DNA’da saklı bilgileri hatırlama, bu bilgiler arası bağlantı kurma, derin trans, meditasyon, odaklanma, güçlü hafıza ve gelişmiş öğrenim sağlar. Zikir veya meditasyon sırasında ani yükselen teta dalgaları şuuraltına giriş kapısıdır. ‘Lucid Rüya’, telkinler ve beyni yeniden istenilen şekilde programlama, DNA ipçiklerini açma ve 12 ipçiğe kadar çoğaltma için kullanılan dalgalar Teta dalgalarıdır.
Delta
0.1-4 Hz. Düşsüz derin uyku halidir. Büyüme hormonu bu modda salgılanır ve vücut iyileşmeye yönelir. İnsanları aklı külliye bağlayan dolayısıyla vahdet tecrübesinin yaşandığı bir haldir. Bu dalga boyuna Rahmani yoldan giren meleklerle görüşebilir, peygamberlerin meclisine katılabilir,- şeytani yoldan giren ise görüştüğünü ve katıldığını zannedebilir. Bu hal içinde Beta ve Alfa dalgaları da varsa uyanık olmak mümkündür. Delta durumuna uyanıkken ulaşmak sınırsız bilinçaltı aktivitesini mümkün kılar. Uçmak, su üzerinde yürümek, aynı anda çok yerde bulunmak, bütün yaratılmışlar ile bütünleşmek bu tür aktivitelerdendir.
Beynin Alfa, Beta,Beta ve Delta dalga boyları keşfedildikten sonra, biyoenerjide 3. göz, parapsikolojide telepati ve duyugörü olarak adlandırılan, insan beyninin 5. Boyutu olduğu söylenen Gamma dalgalarının varlığı da tesbit edilmiştir. Gamma dalgaları, röntgen gibi “X” ışını saçan ve duvarı bile geçen ışınlardır. Bu ışınlar parapsikolojik yeteneğe (Rahmani veya şeytani) sahip olanlarda hipotalamustan çıkarak, gözden dışarı akar.
Hayal gücümüzün kaynağı Beta, Alfa, Teta, Delta frekansında çalışan alt beyindir. Hayal gücümüzü sınırlayan ve sonradan öğrenilen bilgilerle oluşan mantık ise üst beyindedir.
Kişinin trans haline geçmesi ve bu yolla Teta dalga boyuna erişmesi hipnozda sözlü telkinle, binöral aktivite tekniğinde ise bir ses örneği ile sağlanabilir. Her iki yöntemde de trans haline (Teta frekansına) geçmek için istemek ve odaklanmak gerekir. Bu basit bir işlem değildir. Çünkü bilinç, bilinçaltını telkinlerden ve binöral aktivite etkisinden korur.
Bilinç eşiğini aşmak ve telkinleri bilinçaltına ulaştırmak için çeşitli teknikler kullanılır. Sinema ve televizyon sektöründe filmler, reklamlar ve her türlü televizyon programı 24 resim karesinin bir saniye içinde ardarda getirilmesiyle hareketli hale gelir. Göz, ardarda gelen bu 24 kareyi algılarken, yazı veya resim şeklinde 25. kareye yerleştirilen, gözlerle algılanamayan 25. kare kontrolsüz olarak bilinçaltına yerleşir.
Binöral aktivite tekniği, 25. Kare prensibini kullanan en yaygın tekniktir. Telkinler, 25. Kare prensibiyle binöral ritim altında bilinçaltına gönderilir. Telkinler yalnız müzik CD’lerine değil, merkezi ezan, ilahi ve Kurân-ı Kerim CD’lerine de yerleştirilebilir.
Binöral (bini = 2, auris=kulak) aktivite, geniş anlamda, herhangi bir müzikçalardan gelen ses dalgalarını (metin, şiir, müzik, vs.) kulaklık aracılığıyla dinlemektir. Özel anlamda ise, belli bir amaca uygun olarak hazırlanan ses dalgalarıyla beyni “istenilen” dalga boyuna taşımak ve telkinlerle yeniden programlamaktır.
Müzikçalardan kulaklık aracılığıyla sağ ve sol kulağa farklı frekanslar, örneğin sağ kulağa 440 Hz., sol kulağa 450 Hz. tekdüze frekanslar gönderildiğinde beyin aradaki farkı hesaplar (450-440=10 Hz), beynin iki yarımküresi senkronize olur ve dinleyicinin beyninde 10 Hz.’lik (Alfa) frekansta ritim oluşur. Bu ritim beynin ürettiği ritimdir ve sadece müzikçalardan gelen ses, kulaklık aracılığıyla beyne iletilip, beynin iki yarımküresi senkronize olduğunda hissedilir. Buna binöral efekt (binöral ritm, embiyen ritm); binöral efekt prensibini kullanan yönteme ise binöral teknik denir. Özel tasarlanmış binöral ritimler ile beyinde istenilen dalgalar (Beta, Alfa, Teta, Delta dalgaları) oluşturulabilir.
Bu yöntemle bir insanın hormon dengesi değiştirilebilir, öğrenme kabiliyeti artırılabilir, mutluluğa ulaşması sağlanabilir, iştahı kesilerek zayıflatılabilir, uyku düzensizliği giderilebilir, önemli şahısların ruhlarıyla iletişim kurması sağlanabilir. Astral seyahat gibi ruhsal, psikolojik ve fizyolojik beyin faaliyetlerini yöneten,- ayrıca, LSD, esrar, kokain, eroin, opium ve peyote gibi uyuşturucu etkisi yapan ve dijital narkotik (I-doser) adı verilen ritim ve ses dosyaları üretilmiştir. Yapay olarak oluşturulan bu haller, yalnızca, beyin 0.1-20 (30) Hz arası frekansta senkronize olduğunda mümkündür.
2005 yılından itibaren binöral tekniği kullanarak bilgisayar ve televizyon programları üretilmeye başlanmıştır. Bu programlar stereo kulaklıklarda binöral ritim ve ekranlarda hızla değişen renkli görüntü efektleri oluşturur ve özel tasarlanmış ses, renk ve geometrik şekillerle birlikte beyin dalgaları üzerinde hedeflenen etkiyi gösterir. Renk, ses ve şekillerin tek tek veya birlikte, belli bir düzende, belli bir sıralamayla ve hızla hareket ettirilmesiyle insanların, özellikle çocukların beynini kontrol altına almak mümkündür. Bu prensiple renkli lekeler, sesler ve geometrik şekillerin 25. kareye yerleştirilir. “V-666” adlı bir virüs yardımıyla (666, Hristiyanlıkta ‘Antichrist’i yani üeccal’i sembolize eder) bilgisayar veya televizyon kullanıcısını önce hipnotize edilir,- ardından şekillerin ve renklerin programlanan sıra ve hıza göre değiştirilmesi ile kalp ritmi ve tansiyonunu kontrol altına alınır. Bu durum kişiyi ciddi hastalıklara, hatta ölüme götürebilir. 1999 yılında sadece Rusya’da, bu şekilde gerçekleşen 46 ölüm vakası kaydedilmiştir. Japonya’da 1 Aralık 1997’de ‘Pokemon’ çizgi filmini izleyen 700 çocuk epilepsi nöbetleri ile hastahaneye kaldırılmıştır. Bu ‘televizyon epidemisi’ne, kırmızı ışığın müzikli bir fonda saniyede 10-3030 defa kesintiler halinde verilmesi sebep olmuştur. İzleyen çocuklarda önce beyin damarlarında spazm, sonra da bayılma, kasılma ve boğulma hissi ortaya çıkmıştır.
Bugün aynı prensiple oluşturulan benzer efektler birer ‘psikotron’ cihazı haline gelen cep telefonu, televizyon ekranı ve bilgisayar monitörü aracılığıyla toplumun tümüne ulaşmaktadır.
Binöral (bini = 2, auris=kulak) aktivite, geniş anlamda, herhangi bir müzik çalardan gelen ses dalgalarını (metin, şiir, müzik, vs.) kulaklık aracılığıyla dinlemektir. Özel anlamda ise, belli bir amaca uygun olarak hazırlanan ses dalgalarıyla beyni “istenilen” dalga boyuna taşımak ve telkinlerle yeniden programlamaktır.
Binöral teknikte özel olarak tasarlanmış ‘temiz’ (monoton) binöral ritimler kullanılır. Beyin tabiatta bir örneği olmayan bu sesleri tanımaz. Dolayısıyla bu sesler beyin sağlığı için, özellikle çocukların ve nörolojik, psikolojik veya ruhsal problemleri olan yetişkinlerin beyni için çok tehlikelidir. Buna ek olarak temiz binöral ritimler iç organların ve sistemlerin frekansları ile de senkronize olabilir. Bunun organlar ve sistemler üzerindeki etkisinin boyutlarını tahmin etmek mümkün değildir. (Kalp çarpıntısı, damar spazmı, kalp krizi, epileptik nöbet, ruhsal dengesizlik, delilik, hormon salgılamanın durması, saatlerce süren cinsel uyanıklık bu etkilerden bazılarıdır.)
“Temiz” binöral ritmin beyne etkisini artırmak için “beyaz ses” kullanılır. Beyaz ses, tek bir ses, birkaç veya birçok farklı sesin ayırt edilemeyecek halde biraraya gelmesi ile ortaya çıkan sestir. Televizyon, buzdolabı veya elektrik süpürgesi gibi aletlerin çıkardığı ses ya da boya yaparken fırça sesi gibi sesler tek sese,- otoban veya sokak sesi ise çoklu sese örnek verilebilir. Özel olarak seçilen beyaz ses veya sesler temiz binöral ritimlerin fonunda kullanıldığında, binöral ritimlerin etkisini artırır, bu etkiyi yönlendirip, çeşitlendirir. Beyaz ses kulaklar tarafından hemen hemen hic işitilmez, fakat beyinde yönderildiği organ ve sistemler tarafından 25. Kare’de olduğu gibi algılanır (‘ işitilir’) aynı 25. Kare gibi beyinde negatif ve yıkıcı etkiler bırakabilir.
Günümüzde binöral teknik yöntemiyle ortak manevi ve sosyal değerlere sahip gruplar ve cemaatler için ‘Bilinçaltı Telkin CD’leri hazırlanmakta ve bu CD’ler yoğun olarak kullanılmaktadır. Değişim telkinleri, bilincin algılayamayacağı Teta dalga boylarında binöral ritimlere entegre edilip doğrudan bilinçaltına gönderilerek bireyin, kısa sürede, arzu ettiği yönde, hızlı ve kökten değişimini zahmetsiz sağlamaktadır. Yapılması gereken tek şey hergün CD dinlemektir. (Örneğin bir meslekte ilerlemek, hastalıklardan kurtulmak, ‘mesih veya peygamber makamına ulaşmak’ gibi.)
Batı dünyasında uzun yıllar ordu eğitimlerinde, pazarlamada ve nörobilim alanlarında kullanılan binöral subliminal telkinler (bilinçaltı telkin CD’leri) dünyaca ünlü sporcular, şarkıcılar, sinema yıldızları ve siyasetçilerin yeni nesil kişisel gelişim (tasarım) araçları olmuştur. Michael Jackson, Madonna ve Lady Gaga kişisel gelişim (tasarım) programı uygulananlara tipik örnektir. Arzu edilen kişisel değişimi kökten ve kalıcı olarak edinmenin tek yolu çekirdek inanç yani bilinçaltını yeniden programlamakla mümkündür.
Bilinçaltını yeniden programlamak isteyenin, bilincin karşı koymasını baskılaması, gevşemesi ve müziğe konsantre olması gerekir. Allah’tan korkmak, haramdan sakınmak veya hata yapmaktan çekinmek, ya da bu metottan şüphe duymak gibi inançlar ve benzer karakter özellikleri insanın binöral aktiviteden etkilenmesine engel olur. Bilinç veya bilinçaltının direnci de kişiyi binöral aktiviteden korur.
Binöral aktivite (I-dose) akımının endişe verici yanı dijital ses dosyası olmasından dolayı üretim, paylaşım ve dağıtımının kolaylığı ve her yerde, herhangi bir cihazla kullanılabilmesindendir.
Bu tip programlar (Hipnoze, Hipnostudio, LSD-Spiral, 1-Doser, Astral Seyahat, vs.) internetten bedava indirilip kullanılmaktadır. Bu programların tamamı nörotoksik özellik taşıyan, programlanmış kişilik değişimlerine sebep olan psikotropik uyuşturuculardır.
40 yılı aşkın bir süredir yüzlerce stüdyo ve onlarca enstitü bilinçaltı üzerine deneyler yürütmektedir. Bunlar arasında Jeffrey Thompson ve Anna Wise’ın stüdyoları ve Robert Monreo Enstitüsü en popüler olanlardır.