Bayramın Fazileti Nedir?

By | 14 Temmuz 2015

bayramin-fazileti-nedir    Enes (Radiyallahu Anh) anlatıyor:
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye geldiğinde Medinelilerin iki bayram günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi. Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem):
“Bu iki günün mana ve ehemmiyeti nedir?” diye sordu.
“Biz cahiliyye devrinde bu günlerde eğlenirdik.” dediler.
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) de:
“Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı ve Fıtır (Ramazan) bayramı” buyurdu.” (Ebû Dâ- vud, Sünen, Bab1)
Haşan (Radiyallahu Anh) buna ilave yaparak şöyle dedi:
“Fıtır (Ramazan) bayramına gelince o, namaz ve sadakadan ibarettir. Sadakadan maksat bir sa buğdaydır.” Bir sa’ ise 3.334 gramdır.
Kurban bayramı ise namaz ve nüsükten ibarettir. Nüsükten maksat ise Kurban kesmektir.
Ramazan bayramı gününün delili Kur’ân’ı Kerim’de, A’lâ sûresinin 14. ve 15. ayetinde geçen “Hakikaten iyi temizlenen ve Rabbinin adım zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir.” âyetidir.
Bazı tefsirlerde geçtiği üzere, “İyi temizlenen” den, fıtır sadakası vermenin, “Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse” den de, Allah’ın ismini tekbir ile anıp bayram namazını kılanın kasdolunduğu belirtilmektedir.
Kesîr (Radiyallahu Anh), babası Abdullah el- Müzenî (Radiyallahu Anh) yoluyla dedesinden şöyle rivayet etti:
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem)’e:
“Hakikaten iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir.” Âyeti sorulunca:
“Sadaka-i fıtır” hakkında nazil olmuştur” buyurdu. (Beyhakî, Sünen-i Kübrâ: 4/ 159)
Ulemâdan Ebû Aliye (Radiyallahu Anh) da bu âyetin fıtır sadakası ve bayram namazı hakkında nazil olduğunu şöyle anlatıyor:
Bize Ömer bin Abdu’l Aziz (Radiyallahu Anh)’m yazısı ulaştı, şöyle buyuruyordu:
“Bayram namazından önce tasaddukta bulunun. Zîra; “Hakikaten iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir.” (A’lâ: 14-15)
Babanız Adem (aleyhisselâm)’m dediği gibi: “Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik.” deyin. (A’râf: 23)
Nuh (aleyhisselâm)’ın dediği gibi: “Beni bağışlamaz ve esirgemezsen zarar edenlerden olurum.” (Hûd: 47) deyin.
İbrahim (aleyhisselâm)’m dediği gibi: “Hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur.” (Şuarâ: 82)deyin.
Musa (aleyhisselâm)’m dediği gibi: “Rabbim! Doğrusu kendime haksızlık ettim. Beni bağışla!” dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” deyin. (Kasas: 16)
Yunus (aleyhisselâm)’ın dediği gibi: “Şüphesiz, Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Ben gerçekten zalimlerden oldum.”
(Enbiya: 87) deyin.
İbn-i Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) fıtır sadakasını, oruç tutan kimseyi çirkin ve hoş sözlerin günahından temizlemek ve fakirlere yiyecek temin etmek için emretti. Kim fitreyi bayram namazından önce öderse o makbul ve değerli bir sadakadır. Kim de bayram namazından sonra öderse diğer sadakalar gibi bir sadaka olur. (Ebû Dâvut, Sünen: 2/ 1609)
Salebe oğlu Abdullah (Radiyallahu Anhfdan veya Salebe (Radiyallahu Anhf m babası Ebû Suayr oğlu Abdullah (Radiyallahu Anhf dan şöyle rivayet edildi:
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
‘‘Fıtır sadakası her küçük veya büyüğe, hür veya köleye, erkek veya kadına, zengin veya fakire
bir sa buğdaydır. Zengininizi Allah temizler. Fakirinize gelince Allah ona verdiğinden daha fazlasını verir.”
Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemfden şöyle nakletti:
“Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar reddolunmaz.
Bunlar:
Cuma gecesi,
Recep’in ilk gecesi,
Şaban ın on beşinci gecesi (Berat kandili) ve Bayram geceleridir.”
Ebû Derdâ (Radiyallahu Anh) rivayet etti:
Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemf. “Kim, Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini sadece Allah’tan sevap almayı umarak ibadet ve taatle geçirirse, kalplerin öleceği gün onun kalbi ölmez.” buyurdu.
İmam-ı Şâfii (Radiyallahu Anh fa. göre, Arefe günü güneşin batmasından itibaren akşam, yatsı ve sabah namazlarının ardından bayram günü namaz kılınacak yere ulaşıncaya kadar tekbir getirmek menduptur.
İbn-i Cerîr (Radiyallahu Anh), İbn-i Abbas (Radiyallahu Anh)’dan şöyle rivayet etmiştir.
“Oruçlular Şevval ayına kavuştukları zaman bayram namazlarından boşalıncaya kadar tekbir almaları gerekir. Buna delil Allah Teâlâ’nın:
“Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola ulaştırmasına karşılık, Allah’ı ta’zim etmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz.”
Ayetidir. (Bakara: 185)
Sahabeden Abdullah (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellemfi şöyle anlatıyor:
“Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) iki bayramda Tehlîl ve Tekbîr (Allahu ekber Allâhu ekber, Lâ ilâhe illallâhu vellâhu ekber, Allâhu ekber ve lillâhi’ l hamd) nidalarıyla Fazl bin Abbas, Abdullah, Abbâs, Ali, Cafer, Haşan, Hüseyin, Üsame bin Zeyd, Zeyd bin Harise ve Eymen bin Ümmü Eymen -Allah onlardan razı olsun- ile birlikte demircilerin sokağından geçerek mescide gider.
dönüşte de ayakkabıcıların sokağını kullanarak evine gelirdi.” (Beyhakî, Sünen-i Kübrâ: 3/ 279)
Hz. Enes bin Mâlik (Radiyallahu Anh) anlatıyor:
‘‘Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem) Ra-mazan bayramında sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi.” (Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, 3/283)
Yine Enes bin Mâlik (Radiyallahu Anh), Allah Resûlü (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:
“Kadir gecesi olunca Cebrâil (aleyhisselâm) kalabalık bir melek topluluğu ile birlikte yeryüzüne iner ve o gece ayakta durarak veya oturarak ibadet edenlere, namaz kılan ve zikredenlere rahmet duası yaparlar.
Ramazan bayramı günü olunca, Allah Teâlâ kullarının yapmış olduğu ibadetlerle meleklere karşı övünür.
Onlara:
“Ey meleklerim: Görevini tam yapan bir işçinin mükafatı nedir?” diye sorar.
Onlar:
“Ey Rabbimiz, onun mükafatı ücretinin tam olarak verilmesidir.”derler.
Sonra Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Ey meleklerim! Benim erkek ve kadın kullarım, kendilerine yüklediğim vazifeyi yerine getirdiler. Sonra yüksek sesle dua yaparak namaz kılacakları yere çıktılar. İzzetime, celalime, keremime ve yüceliğime yemin olsun ki, onların dualarını mutlaka kabul edeceğim.”
Sonra insanlara hitap ederek:
“Haydi dönün, sizi bağışladım, günahlarınızı da iyiliklere çevirdim.” buyurur.
Böylece onlar, günahları bağışlanmış olarak evlerine dönerler.
Ka’b bin el-Abbâr (Radiyallahu Anh) şöyle nakletti:
Allah Teâlâ, Musa (aleyhisselâm)’a vahyetti ki:
“Ben kullanma orucu farz kıldım. O, Ramazan ayı orucudur.
“Ey Musa! Kim amel defterinde on Ramazan orucu bulunduğu halde kıyamete erişirse o evliya zümre sindendir. Kim amel defterinde yirmi Ramazan orucu olduğu halde kıyamete erişirse o, alçak gönüllü ve mütevazı kimselerdendir. Kim de amel defterinde otuz Ramazan orucu olduğu halde kıyamete erişirse o, sevap bakımından şehitlerin en üstünlerindendir.
Ramazan ayı girdiğinde Arş’ımı taşıyan meleklere ibadeti bırakmalarını ve Ramazan orucu tutanların dualarına “Âmin” demelerini emrederim.
Ben, Ramazan orucu tutanların dualarını geri çevirmemeyi kendime bir görev bildim.
Ey Musa! Ben Ramazan ayında göklere, yerlere, dağlara, kuşlara, hayvanlara ve haşerelere Ramazan orucunu tutanlar için af dilemelerini ilham ettim.
Ey Musa! Ramazan orucu tutanlardan üç kişiyi al ve onlarla beraber namaz kıl, beraberce ye ve iç. Zîra ben, içerisinde üç kişinin Ramazan orucu tuttuğu bir beldeye ceza ve felaketimi indirmem.
ni taşımalarını emret. Ramazan ayı bittiğinde (Bayram namazı için) hayızlı kadınlara ve reşit olmayan çocuklara seninle beraber namaza gelmelerini emret. (Hayızlı kadınların ve reşit olmayan çocukların namaza çağrılması, onların namaz kılmaları için değil, geride durarak yapılan duaların bereketinden istifade etmeleri içindir.)
Şayet yerlere ve göklere izin verecek olsam elbette Ramazan orucu tutanları cennetle müjdelerdi.
Ben derim ki:
Ramazan orucunu tutan kullarım! Haydi artık evlerinize dönün. Ben, sizden razı oldum ve oruçtan elde ettiğiniz sevapla sizi cehennem ateşinden kurtardım. Sizin hesabınızı kolay yapacağım. Günahlarınızı yok sayacağım. Sizi kimsenin önünde rezil etmeyeceğim. İzzetime yemin olsun ki, Ramazan orucundan sonra benden bir şey istemeyin. Bugün şu topluluğunuza Âhiretiniz için ne isterseniz, sizin durumunuza uygun olanı vereceğim. ”
Muhammed bin Yezîd el-Huneys (Radiyallahu Anlı) anlatıyor:
“Bir bayram günü insanlar dağılmış evlerine gidiyorlardı. Ibn-i Verd (Radiyallahu Anh) onların, bayram elbiseleri içerisinde kendisine doğru geldiklerini gördü. Bir müddet baktıktan sonra onlara:
“Allah Teâlâ sizleri ve bizleri zenginle şiirsin, Allah Teâlâ’nın Ramazan ayınızı kabul ettiğinden emin bir şekilde sabahladınız, ancak şükrederek sabahlamanız gerekirdi. O diğer kimseler korku içerisindeyken, anlaşılıyor ki sizden amelleriniz kabul edilmiştir. Şunu biliniz ki bu güne ulaşmanız sebebiyle daha fazla şükür içerisinde olmanız gerekirdi.” buyurdu.
Yine İbn-i Verd (Radiyallahu Anh) bir Ramazan bayramı günü insanları gülerken gördü ve şöyle buyurdu:
“Eğer onların oruçları kabul edilmiş ise bu şükredenlerin yaptığı nedir? Yok eğer onların oruçları kabul edilmemiş ise bu korkanların yaptığı nedir:”