Allah’a Vefa Nedir?

By | 19 Mayıs 2015

allaha-vefa-nedirinsanoğlunu yokluktan varlığa çıkaran, ona en güzel şekli veren, akıl nimetiyle donatan, kendisini, gönderdiği peygamber ve onlara verdiği kitaplar vasıtasıyla tanıtan, kişinin iradesini de hesaba katarak doğru yola ileten Allah, vefa gösterilmesi gerekenler arasında elbette en başta gelir. Allah’a vefasızlık eden kişinin bir başka varlığa vefalı davranması beklenemez. Ancak insanın nefis ve şeytanla mücadelesinde yenik düşebileceğini bilen Allah, onu varlığa adım attığı ilk andan itibaren uyarmış, hak ve hakikate karşı vefasızlık yapmaması için ondan tekitli sözler almıştır. Buna fıtrî sözleşme demek mümkündür. Zira her insanın fıtratına yerleştirilmiş bir gerçektir. Daha sonra görevlendirdiği peygamberleri aracılığıyla, verdikleri bu fıtrat sözünü unutan insanoğluna, sözlerini hatırlatmış, gereğini yapmaları için uyarmıştır. Nitekim Kur’ân’da Israiloğullarıyla ilgili şöyle bir örnek geçmektedir: “Ey İsrail oğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım. Ve sadece benden korkun.” (Bakara, 2/40) İsrail oğullarının durması gereken sözlerin ne olabileceği konusunda üç temel görüş ileri sürülmüştür:

Birinci görüşe göre; gereği yapılmak üzere verilen söz, ayırım yapılmadan Allah’ın bütün emir ve yasaklarına uymaktır. Buna mukabil Allah da onları bağışlar ve onlardan razı olarak cennetine koyar.

İkinci görüşe göre şu ayette belirtilen konulardır: “Allah İsrail oğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki başkan göndermiştik. Allah demişti ki: “Ben sizinle beraberim, eğer namazı kılar, zekâtı verirseniz; elçilerime inanır, onlara yardım eder ve Allah’a güzel borç verirseniz, (Allah için yoksullara sadaka verirseniz, yahut ihtiyacı olanlara Allah için ödünç para verirseniz) elbette sizin günahlarınızı bağışlarım ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr ederse, düz yolu sapıtmış olur.” (Maide, 5/12)
Üçüncü görüşe göre ise, Peygamber Efendimizin peygamber olarak gönderileceğine ve ona inanılması gerektiğine dair alınan sözdür. Nitekim daha önce gönderilen İlahî kitaplarda Peygamber Efendimizin nitelikleri anlatılmış ve kendisine uyulması gerektiği belirtilmiştir. Konu şu ayetlerde izah edilmektedir: İsrail oğullarının inanan kısmı anlatılırken şöyle denilmektedir: “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve Incil’de yazılı buldukları o Elçiye (Peygamber Efendimiz), o ümmi Peygamber’e uyarlar.” (A’raf, 7/157) Buna karşılık Allah onları kölelik ve esaretten kurtaracaktır.

Özel olarak İsrail oğullarından söz eden bu ayet, elbette bütün insanlığa hitap etmekte ve genel hüküm bildirmektedir.
İnsanın karakteristik vefasızlık, nifak ve nankörlük örneklerinden biri de şu ayetlerde dile getirilmiştir: “Onlardan kimi de, ‘Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse elbette sadaka vereceğiz ve salih insanlardan olacağız.’ diye Allah’a ant içtiler; fakat Allah kereminden onlara verince, onda cimrilik ettiler ve sözlerinden döndüler. Zaten onlar dönek kişilerdir. Kendisine verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar Allah, onların kalplerine nifak (iki yüzlülük) sokmuştur. Allah’ın, onların sırlarını ve gizli konuşmalarını bildiğini ve gizli şeyleri çok iyi bilen olduğunu hâlâ anlamadılar mı?” (Tevbe, 9/75-78)