Akşam Namazının Anlamı Nedir?

By | 21 Nisan 2015

aksam-namazinin-anlami-nedirAkşam namazının vakti, güneşin batmasından başlayıp şafağın kaybolmasına kadar devam eden zamandır.
Şafak, İmam Azam’a göre, akşamleyin ufuktaki kızıllıkdan sonra meydana gelen beyazlıktır. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed ve diğer üç imama göre ve İmam Azam’dan diğer bir rivayete göre şafak, ufukta meydana gelen kızıllıktır. Bu kızıllık gidince akşam namazının vakti çıkmış olur.

Akşam namazını ilk vaktinde kılmak müstehabdır. Akşam namazının vakti dar olduğundan onu geciktirmek uygun değildir. Bu namazı, kızıllığın kaybolmasına kadar geciktirmemek gerekir.

Akşam vakti bir gurûb anıdır; gün biter, güneş batar ve biz ayrı bir zaman dilimine gireriz. Bu hal, yirmi dört saatlik bir günün ölümüyle birlikte bizim ölümümüzden de haber verir; gün gelip ölecek, bir kefen içine sarılıp el, ayak ve çenemiz bağlanarak kabre konacağız. Başımıza bir çift taş dikilip kabrimiz belirlenecek, bırakıp gidecek ve orada yalnız kalacağız…

Diğer taraftan bu vakit, bir can çekişmesi içinde küre-i arzın hırıltılarına da dikkat çeker. Güneş’in batmasıyla birlikte, sâniyenin hareketi saatin hareketini haber verdiği gibi, doğan her şeyin gurûbunu, bütün sistemlerin batışını hatırlar, “Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar (kararıp) döküldüğünde, dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde..” (Tekvir suresi. 81/1-3) hakikatine şahit oluruz. Bu dehşet ve hayret içinde dâğidâr olan kalbimize teselli vermek ve ruhumuzu inşiraha kavuşturmak için akşam namazına koşarız.

Akşam vakti, bir gurûb başında ya ağlamak, ya inkisara dem tutmak veya öbür âlemdeki durumumuzu mamur kılma heyecan ve helecanını yaşamanın ifadesidir. Her şeyin birbirine “elveda” deyip ayrılık türkülerini çağırdığı ve bin bir vaveyla ile inkisarını dile getirmek istediği böyle bir hengâmda duyulan ezan sesleri bize gurûbun içinde yeni bir fecrin haberini verir; ölümümüzle birlikte yeni bir diriliş ve var oluşu bütün kuvvetiyle ruhumuzda yaşarız. Başka bir ifadeyle bu vakitte okunan ezan, âdeta İsrafil’in kıyamette haşir için sûra üflediği bir ses gibi olur; her şeyin ölüp bittiği bir anda “Yeniden dirilme ve Rabbin huzuruna gitme var.” denilir. Yine Hz. İbrahim’in: “..batanları sevmem.” (En’am suresi, 6/78) dediği gibi, batıp gidenlerden, benimle hem dem olup sabah-akşam benimle beraber bulunmayanlardan razı olamam deyip bâki ve lemyezel olan, batanlar karşısında batmayan Allah’a yönelme manası taşır. Çünkü Allah (c.c.), Ehad ve Samed’dir; yokta varlık cilvesi gösteren O’dur, batanları O batırır, zevâle mahkum olanları O mahkum eder. Yine yokluğu varlığa çevirecek, zeval bulduktan sonra kudret ihsan edecek, gönüllerde aşk ve heyecan öldükten, kafalarda fikir adına her şey silindikten sonra, yeniden aşk ve heyecan verecek, ölü gönülleri hayata kavuşturacak da O’dur.