Akrabaya İğilik
İbnu Abbas’ın azadlı kölesi Kurayb -Allah onlardan razı olsun- şöyle dedi:
Meymûne bintul-Hâris -Allah ondan razı olsun- kendisine şöyle haber verdi:
Kendisi, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden izin almadan cariyesini azad etti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin geceleme sırası Meymune’ye gelince, Meymune dedi ki.
-Ey Allah’ın Rasûlü! Benim cariyemi azad ettiğimin farkına vardın mı? Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
– Sen bunu gerçekten yaptın mı?” diye sordu. Meymune, evet, dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Şayet cariyeni dayılarına hediye etseydin daha fazla sevap alırdın.”
Vaaz
Bir iyilik yapılacağı zaman, öncelikle akrabayı düşünmek gerekir.
Yapılacak o iyiliğe ve yardıma akrabadan hangisinin daha çok ihtiyacı var diye onları en yakından uzağa doğru gözden geçirmelidir.
İkinci bir husus da, insan bir hayır yapacağı zaman, tıpkı yatırım peşinde olan bir tâcir gibi, nasıl davranırsam daha çok sevap kazanırım diye düşünüp araştırmalıdır.
Şüphesiz Meymûne annemiz, câriyesini sevap kazanmak için âzâd etti ve yaptığı hayrın karşılığını aldı. Fakat câriyesini âzâd etmeden önce Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e danışıp fikrini almadı. Şayet Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e danışsaydı, câriyeyi dayılarına hediye etmekle daha çok sevap kazanacağını öğrenecek ve elbette ona göre hareket edecekti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in Meymûne’ye câriyeyi dayılarına hediye etmesinin daha uygun olacağını söylemesi, o kimselerin bir hizmetkâra ihtiyaçları bulunduğunu bilmesi sebebiyledir.
Bazı rivayetlerde “dayılarına” kelimesi yerine “kardeşinin kızına” ifadesi geçmektedir. Belki de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Meymûne’ye, hizmetkâra ihtiyacı olan bazı akrabalarını hatırlatmıştır. Şu hâlde yardım etmeden önce, o yardıma muhtaç durumda bulunan akrabayı birer birer düşünüp en münasibini bulmalı ve ona yardım etmelidir.
Burada dikkat etmemiz gereken şudur:
Bir köleyi âzâd etmek, değerli bir ibadettir. Yardıma muhtaç olan akrabaya hediyeler sunmak ve sıkıntılarını gidermek, köle âzâd etmekten daha üstün bir ibadettir. Hayır yaparken akrabaya öncelik tanımanın insana kazandıracağı sevabı Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dile getirmiştir:
– “Yoksula verilen sadaka bir sadaka sayıldığı hâlde akrabaya verilen sadaka iki sadaka sayılır. Biri sadaka sevabı, diğeri akrabayı koruyup gözetme sevabı”.
Dilimizde, “etimizin parçası” diye sımsıcak, muhabbet dolu bir deyim vardır. Bu güzel deyimle yakınlarımızın, akrabamızın bizim ayrılmaz bir parçamız olduğunu anlatmak isteriz. Onları başkalarına muhtaç durumda bırakmak, bizi yaralar, gönlümüzü kanatır. Cenâb-ı Hakk’ın bize verdiği imkânlardan öncelikle onların faydalanması kadar tabii ne olabilir?
Yardıma akrabalarından başlama prensibinin bir faydası da şudur:
Herkes yakınlarını daha iyi tanır. Onların muhtaç olup olmadığın, veya fakır iseler ne ölçüde ihtiyaçlar, bulunduğunu akrabaları daha iyi bilir. Herşeyin sahibi olan Yüce Mevlâ’nın, şu fâni dünyada kendilerine mal mülk. verdiği kimseler şayet akrabalarına sahip çıkarlarsa, bu denge kendiliğinden kurulur. Yoksulların sayısı azalır. Hâlini kimseye bildirmek istemeyen iffetli fakirler korunup gözetilmiş olur.
Vaazdan Öğrendiklerimiz:
Kendi malı veya eşinin malı üzerinde harcama yapan bir hanımın, kocasına bu konuda bilgi vermesi uygun olur.
Önemli bir hayır yapılacağı zaman, o konuyu iyi bilen kimselerin görüşü alınmalıdır.
Yardım edilirken, öncelikle fakir ve yardıma muhtaç akraba düşünülmelidir.
Akrabaya yardım etmek, köle âzâd etmekten daha üstün bir hayırdır.