Ahmed b. Hanbel küçük yaştayken babasını kaybetmişti. Otuz yaşında vefat eden babasından, önemli bir miras da kalmamıştı. Dolayısıyla onu annesi yetiştirmişti.
Ahmed b. Hanbel, ilim öğrenmeye küçük yaşta başlamıştı. Önce Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş, daha sonra luğat, hadîs, fıkıh, sahâbî ve tâbiîlerin ıivâyetlerini öğrenmişti.
Ahmed b. Hanbel, akranları arasında ciddiyeti, takvası, sabrı, metanet ve tahammülüyle meşhûr olmuştur.
Onun bu hali, henüz 15-16 yaşlarındayken ilgi kurduğu âlimlerin dikkatini çekmiştir. Heysem b. Cemil, daha o yaştayken onun hakkında, şöyle demiştir: “Bu çocuk yaşarsa, zamanındakiler için ilimde otorite olacaktır.”
Amcası Bağdat’ın vak’anüvîsi idi. Halife yokken haberleri derleyip toplayıp ona göndermekle görevliydi.
Bir keresinde belirli bir kişiyi anlatan yazıyı kâleme alması için müsveddeyi küçük yaştaki yeğenine verdi.
Ahmed b. Hanbel, bu kâğıtlarda belki Bağdatlılar hakkında şikâyet ve pek çok kişinin ihbarı vardır düşüncesiyle onları Dicle nehrine attı.
Devlet bürosunda tahrirat kâtipliği yaparken, kocaları Harun Reşid’le orduya katılıp sefere giden kadınlar ona mektup okuturlar ve yazdırırlardı. Ancak o, ahlâka aykırı kabul ettiği konuları yazmazdı.