Ahiretin Vukû Bulacağını Gösteren 5. Delil

By | 14 Nisan 2015

ahiretin-vuku-bulacagini-gosteren-5-delilVarlıkta Görülen İlâhî Hıfzın Delâleti

Bu âlemde görülen hıfz ve muhafaza da, âhiretin vukû bulacağın; ayrı bir delildir. Bilindiği gibi Cenab-ı Hakk’ın bir ismi de Hafîz’dir. Hafiz  ismi yapılan bütün işleri muhafaza etme, her şeyi belli bir vakte kadar her türlü tehlikelerden saklayıp gözetme, kontrol etme mânâlarını ifade etmektedir. Allah (c.c.), insanların iyi veya kötü konuştukları bütün söz ve sesleri eksiksiz olarak muhafaza etmektedir. Bu husus Kur’ân’da şöyle belirtil ‘
“İnsanın ağzından çıkardığı her sözün yanında hazır bir gözcü ver dır.” (Kâf sûresi, 50/18)

Konuşulan sözlerin yanı sıra, insanın bütün hareketleri de kaydedilmektedir. Kur’ân kişinin Kıyamet gününde bütün hareketlerinin mükemmel bir film şeridi gibi önüne serildiğinde duyacağı teessürü bize şey aktarır: “Vay hâlimize! Bu nasıl bir kitaptır ki, büyük küçük dememiş hepsini sayıp dökmüş.” (Kehf sûresi, 18/49.)

Modern ilim, insanların söylediği sözlerin yok olmayıp fezanın derinliklerinde muhafaza edildiğini söylemektedir. Sesin meydana getirdiği dalgalar ilk meydana gelişinden sonra ebediyyen fezada kalırlar. Nazarî olarak bu sesleri tespit etmenin ve gelecekte de bu tespitin gerçekleşmesinin mümkün olduğu, bilim adamları tarafından ifade edilmektedir. Bunun için bir alet icad edilmesi durumunda mazideki sesleri gelecekte dinlemek mümkün olacaktır. Ayrıca, gerek aydınlıkta, gerekse karanlıkta ferdî veya toplu olarak yaptığımız bütün hareketlerin şekiller hâlinde fezada mevcut olduğunu; herhangi bir kimsenin hayatı boyunca yapmış olduğu bu hareketlerin istenildiği anda bir araya getirilmesinin mümkün olacağını da, pek çok ilim adamı ileri sürmektedir.

Buna göre, âhiret gerçeğiyle bütün bunları karşılaştırırsak, muazzam bir uygunluk ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, eğer bir işe yaramayacaksa bu sesleri ve hareketleri muhafaza etmek boşunadır. Hâlbuki Kâinatta boşuna ve israf olan hiçbir şey yoktur. Öyleyse bu sesler çok mühim bir muhasebe için saklanmaktadır.

Buradan şu noktaya gelmek istiyoruz: İçinde yaşadığımız bu âlemde her şey zayi olmadan ve kaybolmadan muhafaza edilmektedir. Her bir canlıyı karakterlerinin en ince teferruatına kadar kromozomlarında muhafaza eden böyle bir Hafîz, insan gibi, varlığın odak noktası ve yeryüzünün halifesi olan bir değeri, öldükten sonra elbette yokluğa terk edip zayi etmeyecektir; toprağa atılan bir tohum gibi, başka bir âlemde ona has bir hayat lûtfedecektir.