Ahiretin İnkârına Sebep Olan Faktörler – 5

By | 14 Nisan 2015

ahiretin-inkarina-sebep-olan-faktorler-5Tutku Boyutuna Ulaşmış Dünya Sevgisi

Dünyayı ve hayatı sevmek insanın yaratılışında vardır. İnsan ihtiyaçlarını, arzularını ve zevklerini helâl dairede fazlasıyla tatmin edebilir. Helâl dairesi keyfe kafidir, haramlara girmeye lüzum yoktur. Burada konunun daha net anlaşılması açısından Bediüzzaman Hazretlerinin dünya ile ilgili çok orijinal ve enfes yaklaşımından bahsetmek istiyoruz: Dünyanın üç yüzü vardır:

Birinci yüzü: Dünya, Allah’ın isimlerinin tecelli ettiği bir sanat galerisidir. Dünyadaki eşya ve hâdiseler Allah’ın isimlerinin yansıdığı birer ayna gibidirler. Her varlık Allah’ın harika bir sanatı, bir kitabı, bir mektubudur. Dünyanın bu yüzü gayet güzeldir, aşka layıktır.

İkinci yüzü: Ahirete bakar. Dünya âhiretin tarlasıdır. Cennetin mezraıdır. Ahirete, ebedî hayata giden yol dünyadan geçmektedir. Dünyanın Allah’ın hoşnutluğu çerçevesinde değerlendirilmesiyle âhiret kazanılmaktadır. Şu yüzü de evvelki yüz gibi güzeldir. Tahkîre değil, muhabbete layıktır.

Üçüncü yüzü: Sırf insanın hevasına bakan, gaflet perdesi olan ve ehli dünyanın hevesatının oyuncağı olan yüzüdür. Bu yüz çirkindir. Fani, gelip-geçicidir, elemlidir, aldatır.

Bu açıdan meseleye baktığımızda sadece dünyanın çirkin yüzüne takılıp kalan ve her şeyi ondan ibaret gören insanların dünya zevkine dalmaları; uzun olsun kısa olsun hep bu hayatı düşünmeleri, varsa yoksa bu hayata yönelmeleri ve ona sonsuz umut bağlamaları onları âhireti inkâra götüren sebeplerden biridir.

İşte dünyanın bu çirkin yüzüne tutkunun, insana, ölüm ötesini unutturduğunu işaretle Kur’ân, bir âyetinde şöyle der: “Onları, dünya hayatı aldattı.” A’raf sûresinde geçen bu âyetin hemen akabinden onların, âhirete kavuşacaklarını unuttukları, vurgulanır. Böylece, tutku boyutuna çıkmış dünyevî zevklerin insanı nasıl düşünemez hâle getirdiğine dikkat çekilir.

Yalnız dünya hayatına razı olup ona kilitlenenlerin, başka daimî ve daha yüksek bir hayat hakkında düşünüp fikir yürütmeleri oldukça zordur. Diğer bir ifadeyle, dünyayı varlıklarının gayesi kılanların düşüncelerinin, onun ötesine uzanması güçtür.